osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Osmanlı dan geriye camiler, padişahlar ve şairler kaldı

Osmanlı dan geriye camiler, padişahlar ve şairler kaldı
Osmanlı dan geriye camiler, padi...
Kimsenin Kalbi, İbrahim Tenekeci'nin dört yıl aradan sonra gelen şiir kitabının adı. (Profil Yayınları, Ocak 2012) Etkili dili, yalın ve derin şiirleriyle dikkatleri üzerine çeken İbrahim Tenekeci ile son kitabı üzerinden bir söyleşi gerçekleştirdik. Sözü daha fazla yormadan, Tenekeci'den dinleyelim Kimsenin Kalbi'ni…



Şiirlerim kalbimin kitabesidir



Güzellik Uykusu 2000, Giderken Söylenmiştir 2004, Ağır Misafir 2008 yılında çıkmıştı. 2012 yılının ocak ayında da Kimsenin Kalbi isimli şiir kitabınızı yayımladınız. Neden dört yıl arayla ?



Aslında bunun özel bir nedeni yok. Sadece şu anlama gelebilir: Şiir yazma ve dosya oluşturma serüvenim, demek ki belli bir disipline ve istikrara kavuşmuş. Pekala iki veya üç yılda bir de şiir kitabı yayınlayabilirim. Fakat bu iş bir hünerse eğer, ki öyle, insanın biraz vaktini alıyor.



İlk şiirlerinizde var olan ironi, son şiirlerinizde biraz daha keskin hale gelmiş gibi görünüyor. Mesela 'Yüksek Kesimler' şiiriniz ve başka dizeleriniz bunu akla getiriyor. 'Geldik Sayılır' başlıklı şiirinizde geçen "Üstatlar, üst katlar, inanın hepsi / Dan dan…" dizeleri buna iyi bir örnek…



Son iki yılda yorucu, yakıcı ve yıkıcı bir süreç yaşadım, yaşadık. Şairin hayatı şiire dahil olduğuna göre, bunların hepsi bir şekilde şiirimize yansıyor. Gülten Akın, "En ağır sınavdan en saf olan geçer" diyor. Biraz böyle.



İroni, benim için, acı acı gülmek gibi bir şeydir. Canımı sıkan, beni üzen veya olumsuz manada şaşırtan şeyleri en iyi ironiyle ifade edebiliyorum.



Sözgelimi 'Geldik Sayılır'da acımasızlığın şiirini yazmaya çalıştım. Akıl tutulmasının ne olduğunu az çok biliyordum; fakat vicdan tutulması diye bir şey daha varmış. Size ve birçok okuyucuya 'ironi' olarak yansıyan şey, işte bu acımasızlığı ve vicdan tutulmasını anlatma gayretidir. Bu şiirdeki her bir kelime, söz oyunu olarak görünenler bile, mutlaka bir şeye karşılık gelir.



"Benden bil bunları, sakın şaşırma" diye bitiyor bir şiiriniz. Şiirinizde ‘yaşadım ve gördüm’ diyerek ‘öğüt’ veren bir ses var ama tepeden bakan değil, içtenlikle ‘paylaşan’ bir ses. Katılır mısınız, şiirinizdeki bu öğüt verme tonlamasına…



Sözünü ettiğiniz dize, Orhan Veli'ye bir gönderme olarak yazılmıştı. Fakat şöyle bir şey var: İnsanlar, belli bir yaşa kadar sürekli kurcalıyor, karıştırıyor ve soru soruyorlar. Belli bir yaştan sonra da hüküm cümleleri kurmaya başlıyorlar. Demek ki gençliğimiz geride kalmış ve dünya denen yerde az çok tecrübe sahibi olmuşuz. Zaten insan, tecrübeden ibaret değil midir?



Kırk iki yaşına girdim ve bu beni hiç üzmedi. Bu yaşıma kadar, şiir üzerinden yapmaya çalıştığım şeylerden biri de, nasihat vermek değil, hatırlatmaya çalışmaktır. Mesela "İnsan unutkandır, bunu unutma" derken, sadece okuyucuları değil, kendimi de uyarmış oluyorum. Veya "1 şey kazanırken kaybedilen Bir" derken, mütedeyyin camiadaki yozlaşmaya işaret ediyorum.



Kapalı Mekân ve Herkes Dışarı şiirlerinizde yalnızlık, bir başınalık duyguları hakim. Yalnız bir insan mısınız?



Evvela şunu söyleyeyim: Bu dünyada, aşk kelimesinin karşısına bir şey yazacaksam; edebiyata olan bağlılığımı ve tutkumu yazarım. Sadece bu gerekçe bile, insanın yalnız kalmasına veya bir başına olmasına yetiyor. Şu kadar zamandır şiirle yapmaya çalıştığım şey, bu dünyada bir tanıdık bulabilmekti. Peki, bulabildim mi? Hayır. Yok.



Büyük şehirde yaşamanıza rağmen, şiirlerinizde yüksek bir tabiat sevgisi var. Bu konuyla ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz?



Özellikle son zamanlarda, 'yakın çevre' deyince, aklıma sadece ağaçlar, kuşlar, çiçekler ve dağlar geliyor. Bu, biraz da mizaç meselesi. Bir çiçeğe eğilirken, içli bir manzaraya bakarken, suyun akışını dinlerken veya seyrederken, hep Allah'ın Tabiatı'nı görüyorum. Şiir yazma gerekçelerimden biri de, aziz ve temiz olanı anlatmaktır. Misal: Su, dağlardan aşağıya indikçe, insan içine karıştıkça kirlenir, azizliğini yitirir. Temiz ve aziz olanı bulmak istiyorsak, mutlaka suyun kaynağına gitmeliyiz. Tabiat, benim için böyledir, böyle bir yerdir.


Bir şair olarak herhangi bir kuşağa ya da akıma dahil ediyor musunuz kendinizi? Veya kendinizi yakın hissettiğiniz bir şiir damarı var mı?





Yaş olarak, doksan kuşağına mensup bir şairim. Şu veya bu şiirin değil, sadece iyi şiirin peşindeyim. Meziyet ve şahsiyet sahibi her şairi önemser, ciddiye alırım. Şiirin, 'hizaya gelmeme sanatı' olduğunu daha yirmi yaşında görmüştüm. Çok şükür, hâlâ aynı yerdeyim. Evet, şiirler yazıyor ve bunları yayımlıyorum. On beş yaşından beri tek önceliğim şiir yazmak. Hep debisi yüksek şiirler yazmak istedim. Ne kadar başarılı olduğum ise benden sonra ortaya çıkacak.
Son olarak şunu sormak isterim: Sence, şiir kimin umrumda?


Bu konuda oldukça keskin diyebileceğim görüşlerim var. Şiir, vatanını, milletini ve dinini seven herkesin umrundadır. Bu ülkenin, bu milletin kurucu unsurlarından biri de şiirdir. Osmanlı'dan geriye üç şey kalmıştır: Camiler, padişahlar ve şairler. Büyük padişahların aynı zamanda iyi birer şair olduğunu da düşünürsek, kalanlar ikiye iner: Şairler ve camiler. Yani şiir ve din. Modern zamanlarda, yani Türkiye Cumhuriyeti'nde de durum budur. Siyasetle ilgilenen kimseler bile başbakanların ismini eksiksiz sayamaz. Buna karşılık, şiirle ilgilenmeyenler dahi, Türk şiirinin önemli şairlerini sayabilir. Bu ülkede, evlere giren birinci kitap Kur'an-ı Kerim, ikinci kitap Safahat, üçüncü kitap ise Türkçe sözlüktür. Dolayısıyla şiir, ülkemizin temel taşlarından ve esas ölçülerinden biridir. Başbakan Erdoğan, şiir okuduğu için değil de, yazı yazdığı için hapse girseydi, emin olun, yüzde elli oyu asla alamazdı.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0