osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Osmanlı Devletin de seçimler ve seçim kültürü

İlk defa halkın doğrudan oylarıyla Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapıldığı Türkiye’de adaylar seçim süresinin kısalığından yakındılar. İlginçtir ki üç kıtaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu ilk Meclis-i Mebusan seçimini sadece üç ay içinde yapmıştı
İlk defa halkın doğrudan oylarıy...
Bu haf­ta Tür­ki­ye­’de ilk de­fa cum­hur­baş­ka­nı halk ta­ra­fın­dan se­çil­di. Bu se­çim sı­ra­sın­da da aday­lar se­çim­le­rin de­mok­ra­tik ol­ma­dı­ğı­nı ve se­çim ya­sak­la­rı­nın ih­lal edil­di­ği­ni di­le ge­tir­di­ler. Ba­zı uz­man­la­rı­mız bu­nu kök­lü bir se­çim kül­tü­rü­mü­zün ol­ma­ma­sı­na bağ­la­dı­lar. İd­di­alar­dan bi­ri­si Türk mil­le­ti­nin se­çim­ler­le ve san­dık kül­tü­rü ile an­cak 1946 yı­lın­dan son­ra ta­nış­tı­ğı idi. Hâl­bu­ki Tür­ki­ye­’de se­çim ge­le­ne­ği bir­çok ba­tı ül­ke­sin­den bi­le es­ki­dir. İlk me­bus se­çim­le­ri­ni 1876 yı­lın­da yap­mış­tık.

İlk se­çim tec­rü­be­sin­de se­çim ka­nu­nu bi­le yok­tu

1876 yı­lın­da Os­man­lı dev­le­tin­de I. Meş­ru­ti­yet ilan edil­di ve par­la­men­ter sis­te­me ge­çil­di. Do­la­yı­sıy­la ilk de­fa gü­ya halk ta­ra­fın­dan me­bus se­çi­mi de ya­pı­la­cak­tı. Ne var ki se­çim­ler­le ye­ni ta­nı­şan dev­le­tin, bir se­çim ka­nu­nu da­hi yok­tu. İşin aci­li­ye­ti se­be­biy­le Sad­ra­zam, ya­ni baş­ba­kan Mit­hat Pa­şa der­hal ge­çi­ci bir se­çim usul ve esas­la­rı ta­li­ma­tı ha­zır­la­dı. Se­çim­ler bu ta­li­mat­la­ra gö­re ya­pı­la­cak­tı. An­cak im­pa­ra­tor­luk sı­nır­la­rı ha­la çok ge­niş­ti. Se­çim yap­mak da ko­lay bir iş de­ğil­di. Bu yüz­den İs­tan­bu­l’­da ay­rı, taş­rada ay­rı bir se­çim sis­te­mi uy­gu­lan­ma­sı­na ka­rar ve­ril­di. İs­tan­bu­l’­da me­bus­lar hal­kın oyuy­la se­çi­le­cek­ti. Taş­ra­da ise sa­de­ce ida­re mec­li­si üye­le­ri oy kul­la­na­cak­tı.

Me­bus ol­mak için em­lak sa­hi­bi ol­ma şar­tı var­dı

Mit­hat Pa­şa­’nın ge­çi­ci se­çim ta­li­mat­na­me­si­ne gö­re İs­tan­bu­l’­da seç­men ola­bil­mek için en az iki yıl­dır İs­tan­bu­l’­da otu­ru­yor ol­mak la­zım­dı. Me­mur­lar is­ti­fa et­me­den aday ola­mı­yor­du. As­ker ise en az teğ­men rüt­be­sin­de ol­ma­lıy­dı. Taş­rada se­çil­mek için Os­man­lı va­tan­da­şı ol­mak ve ida­re mec­li­si üye­si ol­mak şart­tı. Me­bus se­çil­mek için Türk­çe bil­mek, 25 ya­şı­nı dol­dur­muş ol­mak, ci­na­yet ve si­ya­si suç­tan mah­kûm ol­ma­mak ge­re­ki­yor­du. İl­ginç­tir ki me­bus, mut­la­ka bir em­lak sa­hi­bi ol­ma­lıy­dı. Ni­te­kim ilk me­bus­lar var­lık­lı ve kül­tür­lü ki­şi­ler­di.

Os­man­lı dev­le­tin­de tec­rü­be edi­len bu ilk se­çi­min bu­gün­kü sis­tem­le ala­ka­sı yok­tu. Kos­ko­ca im­pa­ra­tor­luk­ta o gü­nün ko­şul­la­rın­da hal­kın doğ­ru­dan san­dı­ğa gi­de­rek oy kul­lan­ma­sı za­ten dü­şü­nü­le­mez­di bi­le. Bu yüz­den as­lın­da ya­pı­lan se­çim, se­çil­miş­le­rin se­çi­mi idi. Ör­ne­ğin İs­tan­bu­l’­da se­çi­min ya­pı­la­ca­ğı yer­ler 20 da­ire­ye ay­rıl­mış, her da­ire­den üye se­çi­mi­ne ve­kil ol­mak üze­re iki­şer ki­şi is­ten­miş­ti. Bun­la­rın 20’si Müs­lü­man, 9’u Rum, 6’sı Er­me­ni, 4’ü Ya­hu­di, bi­ri de Av­ru­pa­lı idi. İş­te bu 40 ki­şi­lik seç­men­ler İs­tan­bu­l’­un 10 me­bu­su­nu seç­miş­ler­di.

“93 Mec­li­si­” üye­le­ri­nin üç­te iki­si Müs­lü­ma­n’­dı

Ru­mi tak­vi­me gö­re 93 yı­lın­da açıl­dı­ğı için halk ilk mec­li­se “93 Mec­li­si­” di­yor­du. Bu mec­li­sin 130 üye­si ola­cak­tı. Üye­le­rin üç­te bi­ri gay­ri­müs­lim ola­cak­tı. 40 üye doğ­ru­dan Sul­tan ta­ra­fın­dan se­çi­le­cek ve ayan mec­li­si­ni mey­da­na ge­ti­re­cek­ti. Her iki mec­li­sin üye­le­ri­nin üç­te bi­ri gay­ri­müs­lim ola­cak­tı.

An­cak açı­lı­şa ka­dar Sul­tan 21’i Müs­lü­man ol­mak üze­re ayan mec­li­si­nin an­cak 26 üye­si­ni ta­yin ede­bil­miş­ti. İl­ginç­tir ki taş­ra­dan se­çi­len üye­ler de bir tür­lü yol ve kış şart­la­rın­dan do­la­yı İs­tan­bu­l’­a ula­şa­mı­yor­du. Bu yüz­den mec­li­sin Dol­ma­bah­çe Sa­ra­yı­’n­da ya­pı­lan açı­lı­şı üç ay
son­ra ya­pı­la­bil­di. Hiç­bir za­man da tam kad­ro top­la­na­ma­dı.

Mec­lis açıl­dık­tan iki gün son­ra çı­kan Ba­si­ret Ga­ze­te­si ilk mec­li­si “Bir­le­şik Os­man­lı Mil­let­le­ri Mec­li­si­” ola­rak ta­nım­lı­yor­du. Ger­çek­ten de bu mec­li­sin üye­le­ri Os­man­lı dev­le­ti­nin ha­kim ol­du­ğu üç kı­ta­dan İs­tan­bu­l’­a gel­miş­ler­di. Çok fark­lı din, mez­hep ve ırk­la­ra men­sup­tu­lar. Bu yüz­den mec­lis otu­rum­la­rı çok eğ­len­ce­li ge­çi­yor­du. Ki­mi­nin Türk­çe­si kı­rık, dö­kük ki­mi­nin­ki çok ağ­da­lı idi.

1908 Mec­lis se­çim­le­rin­de iki par­ti ya­rış­tı

Müs­lü­man me­bus­lar, fi­kir­le­ri­ni des­tek­le­mek için ko­nuş­ma­la­rı­nı sık sık ayet ve ha­dis­ler­le süs­lü­yor­lar­dı. Rum­lar, es­ki Yu­nan fi­lo­zof­la­rı­nın öz­lü söz­le­ri­ne baş­vu­ru­yor­lar­dı. Ya­hu­di­ler ve Ma­ru­nî­le­r’­in il­ham kay­nak­la­rı ise ge­nel­de ba­tı­lı bil­gin­ler­di.

İlk mec­lis se­çim­le­rin­den fark­lı ola­rak 1908 yı­lın­da ya­pı­lan se­çim­le­re iki par­ti ka­tıl­mış­tı. İl­kin­de ol­du­ğu gi­bi bu se­çim­de de ha­zır­lık sü­re­si çok kı­sa idi. II. Meş­ru­ti­ye­t’­in ila­nın­dan sa­de­ce 4 ay son­ra ka­sım-ara­lık ay­la­rın­da se­çim­ler ya­pıl­mış­tı. Ha­zır­lık ve ör­güt­len­me için za­man kı­sa­lı­ğın­dan sa­de­ce iki par­ti se­çi­me ka­tı­la­bil­di. İt­ti­hat ve Te­rak­ki Par­ti­si­’nin se­çim­ler­de­ki ra­ki­bi Os­man­lı Ah­rar Par­ti­si idi. Bu par­ti ey­lül ayın­da ku­rul­muş­tu. Do­la­yı­sıy­la se­çim­le­re ha­zır­la­na­ma­dı ve an­cak bir me­bus çı­ka­ra­bil­di.

Vilayetler mebus yapacak Müslüman bulamadılar

İlk seçim sonuçları geldiğinde İstanbul’da büyük bir şaşkınlık yaşandı. Çünkü meclisin üçte ikisinin Müslüman olması gerekirken seçilip gelenlerin daha fazlasının gayrimüslim olduğu anlaşılmıştı. Vilayetlerden gelenler 116 kişiydi ve bunların 68’i Müslüman 48’i gayrimüslimdi.
Yani oran yüzde 59’a yüzde 41 olarak çıkmaktaydı. 1912 seçimlerinde bile Müslüman seçmen listelerin askerlik celbi için kullanacağını düşünerek seçimlerden uzak durmuştu. Emlak sahibi olma zorunluluğu da Müslüman aday sayısını azaltmıştı. Bu yüzden pek çok yerde daha fazla gayrimüslim mebus seçilmişti.

Osmanlı mebus seçimlerinde fırsatlar tükenmezdi

Osmanlı seçimlerinin ilginç ve şaşırtıcı bir yanı vardı. Bir kişi mebus olmak isterse onun için birden çok fırsat vardı. Bir kazada seçime giren ve kaybeden kişi, henüz seçim yapılmamış olan bir başka kazaya gider ve orada seçime girebilirdi.

Bu yüzden varlıklı, kültürlü ve tanınmış eşraftan kişiler taşrada vilayet meclisi üyelerini ikna ederek seçilme şansına sahipti. Seçmenlerin seçimi söz konusu olduğu için halka yönelik bir propaganda veya seçim konuşması söz konusu bile değildi.

1912 se­çim­le­rin­de bi­ze hiç ya­ban­cı ge­le­me­ye­cek şey­ler ya­şan­dı

Bu se­çim­ler­de iki par­ti var­dı. Se­çim­ler yi­ne ön­ce­ki­ler gi­bi iki de­re­ce­li idi. Ya­ni halk, me­bus­la­rı se­çe­cek seç­men­le­ri se­çe­cek­ti. Aday­la­rı ise mer­kez be­lir­li­yor­du. Halk se­çim pro­pa­gan­da­sı ile bu se­çim­ler­de ta­nış­tı. Bu­gün­kü gi­bi bir li­der il il do­la­şa­ma­dı­ğı için par­ti adı­na pro­pa­gan­da­cı­lar hal­kı zi­ya­ret et­ti­ler ve par­ti­le­ri için oy is­te­di­ler. İt­ti­hat­çı­la­rın sa­de­ce İs­tan­bu­l’­da 50 ki­şi­lik bir pro­pa­gan­da eki­bi var­dı.

Par­ti­ler on bin­ler­ce se­çim bro­şü­rü bas­tır­dı. İki par­ti pro­pa­gan­da­cı­la­rı da di­ni si­ya­se­te alet eden söy­lem­ler­de bu­lun­du­lar. Ha­ka­ret et­mek ve if­ti­ra at­mak çok ola­ğan­laş­tı. İt­ti­hat­çı­lar ra­kip­le­ri­ni ge­ri­ci­lik­le suç­la­dı­lar. İti­laf­çı­lar ise İt­ti­hat­çı­la­rın oru­cu ve na­ma­zı ya­sak­la­ya­ca­ğı pro­pa­gan­da­sı­nı yap­tı­lar. Her iki par­ti bir­bi­ri­ni bö­lü­cü­lük­le ve azın­lık­la­rın pa­yan­da­sı ol­mak­la suç­la­dı. Hâl­bu­ki ge­nel ola­rak Taş­nak­lar ve Ya­hu­di­ler İt­ti­hat­çı­lar­la, Rum­lar, Hın­çak­lar ve Er­me­ni Pat­rik­ha­ne­si İti­laf­çı­lar­la bir­lik­te ha­re­ket edi­yor­du.

Kı­sa­ca ifa­de et­mek ge­re­kir­se Os­man­lı se­çim­le­rin­de at­mos­fer ve se­cim psi­ko­lo­ji­si gü­nü­müz­den çok da fark­lı de­ğil­di.

Sopalı seçimler

1912 yı­lın­da ya­pı­lan se­çim­le­re ta­rih­çi­ler ‘so­pa­lı se­çi­m’ adı­nı tak­tı­lar. İk­ti­dar, tür­lü se­çim hi­le­si yap­mış ve ba­zı yer­ler­de ken­di­le­ri­ne oy ver­mek is­te­me­yen­le­re bir gü­zel so­pa at­tırömış­tı. Gü­mül­ci­ne­’de Rı­za Tev­fik Be­y’­in dö­vül­me­si o gün­ler­de olay ol­muş­tu.

Osmanlı’da mebus olmak için zengin olmak şart mıydı?

Osmanlı seçim kanunlarına göre mebus olmak için Osmanlı vatandaşı olmak, Türkçe bilmek, 25 yaşını doldurmuş olmak ve en önemlisi emlak sahibi olmak şarttı. Bu durum sadece zenginlerin mebus olmasına yol açtığı için çok eleştirilmişti.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0