osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Haremin Gizli Dunyasi

Haremin Gizli Dunyasi
Haremin Gizli Dunyasi

Haremin sırlı dünyası

Son Günlerde kocası II. Abdülhamid'in kaygılı ve sıkıntılı olduğu gözünden kaçmamıştı Fatma Pesend Sultan'ın. Hükümdar daha az konuşuyor, daha az gülüyor, daha az yiyordu. Dudağını bükerek, 'Var bu işin içinde bir şey ama...' diye geçirdi derinlerinden. Yegâne kızının babası, gözü gibi baktığı hünkâr hazretlerinin başı her zaman yeterince dertteydi ya, bu seferki daha bir farklı olmalıydı. İyi ama neydi Sultan II. Abdülhamid'i bunca geren olay? Öğrenmeye kararlıydı Fatma Pesend Sultan; lakin nasıl öğrenecek, konuya nereden giriş yapacaktı?
Müsait bir vaktini kollamaya başladı o günden sonra. Geç vakit Mâbeyn'den, yani daireden dönüşünü bekledi Hünkâr'ın. Yorgun argın Harem dairesine girdiğinde onu güler yüzle karşılamaya çıktı. Ancak kendisini fark ettiremedi. Kocası, yemeğini alelacele yedikten sonra bu kez haremdeki çalışma odasına geçmiş ve orada yalnız başına kalmıştı. Kâhyası kahvesini söylemeye çıkmış, oda bir an için boşalmıştı. Huzura girmek için müsaade istetedi Fatma Sultan. Müsaade hemen gelmişti.
İşte masasında oturmuş, yine dalgın, yine düşüncelere yelken açmıştı kocası. Onu daldığı kuyudan çıkarmak istemedi ya, bu haline de uzun süre dayanamadı. Kendisini fark ettirmek için önündeki uzun masayı hafifçe tıklattı. Çalışma masasındaki dalgın fesli baş, onu ancak o zaman fark etti. Sakallı çehre, onu görünce elinde olmadan gülümsedi.
"Geliniz buraya" dedi kendisine. Halini hatırını sordu, yine "siz" li hitaplarla. Kimseye "sen" diye hitap ettiğini duyan olmamıştı daha. Evlatlarına dahi "siz" diye hitap eder ve "sizli" konuşmaya teşvik ederdi etrafını. Bunun insan ilişkilerine bir ciddiyet, bir vakar kattığını düşünürdü.
"Geliniz buraya" sözü Fatma Pesend Sultan'ı uçurmuştu adeta kocasının yanına. Biraz sonra kapının çalındığı duyuldu; kahvesi gelmişti. İki fincan vardı zarif tepside, bir de ağzından buhar tüten cezve. Hizmetkâr ilk fincanı kahveyle doldurup saygıyla kenara çekildi, efendisinin içmesini beklemeye durdu. Biraz sonra fincanın boşaldığını anlayınca bu defa temiz fincana doldurdu ikinci kahveyi. İlk yudumu çekerken Abdülhamid Han göz ucuyla hizmetkâra baktı. Kaşıyla kendilerini yalnız bırakmasını işaret etti ona. Çekildi saygıyla hizmetkâr. Artık baş başa idiler.
Padişah, bir arzusu olup olmadığını sordu genç eşinden. "Sağlığınızı dilerim haşmetmeâb" diyebildi Fatma Sultan. Dili dolaşmamıştı, sevindi buna. "Lakin..., nasıl söylesem?", dedi "son günlerde sizi daha ziyade endişeli görüyorum. Sanki üzen bir şeyler var. Öğrenmemizde mahzur yoksa... Lütfen merakımı mazur görünüz."
....
Devamını görmek için lütfen giriş yapınız veya Üye Olunuz.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0