2011-05-05 20:04
Yükselme Dönemi / Fatih Sultan Mehmed Dönemi / Şehzadelerin Sünneti
Şehzadelerin Sünneti
SEHZÂDELERIN SÜNNET DÜGÜNÜ
Belgrad seferinden dönen Fâtih Sultan Mehmed, Edirne'deki ikameti esnasinda biri (Bâyezid) Amasya'da, digeri (Mustafa) Manisa'da sancakbeyi olan iki sehzâdesinin sünnet edilmelerine karar verir. Bunun üzerine her iki sehzâde de merkeze çagrilir. Bu dügün için Fâtih, çevre hükümdarlara dâvetiyeler göndererek, onlarin da bu mutlu günlerinde yanlarinda bulunmalarini arzu eder. Fâtih'in, ilim adamlari ile halka karsi nasil davrandigini, nasil bir protokol uyguladigini göstermesi bakimindan önemli olan bu dügünden, bütün Osmanli kaynaklari bahsederler. Bununla beraber biz, bu dügünde hazir bulundugunu söyleyen Âsik Pasazâde'nin müsahedelerine dayanarak verdigi malumati özetleyerek buraya almak istiyoruz:
O vakit, Sultan Bâyezid Amasya'da idi. Onu getirtti. Mustafa Çelebi dahi o vakit Manisa'da idi. Onu dahi getirtti. Bunlar hep Edirne'ye geldiler. Dügüne basladilar, Etrafa agirlikla davetçiler gönderdiler. Bütün sancak beyleri ve her sehrin ululari geldiler. Nice günlük yollar dügüncülerle dolmustu. Edirne'nin çevresine konup doldular. Pâdisahin otag ve çadirlarini Ada'ya kurdular. Pâdisah dahi devletle Ada'ya geçip oturdu. Her tarafin halki, tayfa tayfa geldi. Önce ulemâ davet olundu. Pâdisah dahi gelip tahta oturdu. Sag tarafina fâzil kimselerden olan "Mevlânâ Fahreddin" oturdu. Solunda ise "Mevlâna Tosyavî" oturdu. Pâdisahin karsisinda ise "Mevlâna Sükrullah" oturdu. Onun yanina Hizir Bey Çelebi oturdu.
Emr olundu: Hafizlar, Kelâm-i Kadim-i Rabbanî (Kur'an-i Kerim) okudular. Ulemâ, okunan bu âyetlerin tefsirini yaptilar. Ilmî sohbetler olundu. Ondan sonra izin verildi: Edipler, güzel medihler ve gazeller okudular. Pâdisaha layik sohbetler yapildi. Ondan sonra izin oldu: Sofralar kuruldu, nimetler yenildi. Yemekten sonra yine edebiyatçilar okudular. Ondan sonra tekrar Kur'an okundu. Ondan sonra sekerli seyler getirdiler. Her ilim ehlinin önüne sini koydular. Bu ulemânin hizmetkârlari futalar doldurdular. Fakir (ben) dahi bir futa doldurdum, hizmetkârima verdim. Ondan sonra pâdisah, gelen bu hürmete lâyik kisilere ihsanlarda bulundu. Niceleri fakir geldi, zengin gitti.
Ikinci gün fukara tayfasi davet olundu. Onlara da geregi gibi hürmet olundu. Pâdisahin ihsanlari bunlara da yetisti. Bunlar da "Fukarâ Kanunu" geregince saygilarini gösterdiler.
Üçüncü günü begler (emîr) davet olundu. Bunlara dahi Pâdisah kanunu nasilsa öylece yapildi. Bu dügünün tarihi hicretin 861'inde vaki oldu.
Belgrad seferinden dönen Fâtih Sultan Mehmed, Edirne'deki ikameti esnasinda biri (Bâyezid) Amasya'da, digeri (Mustafa) Manisa'da sancakbeyi olan iki sehzâdesinin sünnet edilmelerine karar verir. Bunun üzerine her iki sehzâde de merkeze çagrilir. Bu dügün için Fâtih, çevre hükümdarlara dâvetiyeler göndererek, onlarin da bu mutlu günlerinde yanlarinda bulunmalarini arzu eder. Fâtih'in, ilim adamlari ile halka karsi nasil davrandigini, nasil bir protokol uyguladigini göstermesi bakimindan önemli olan bu dügünden, bütün Osmanli kaynaklari bahsederler. Bununla beraber biz, bu dügünde hazir bulundugunu söyleyen Âsik Pasazâde'nin müsahedelerine dayanarak verdigi malumati özetleyerek buraya almak istiyoruz:
O vakit, Sultan Bâyezid Amasya'da idi. Onu getirtti. Mustafa Çelebi dahi o vakit Manisa'da idi. Onu dahi getirtti. Bunlar hep Edirne'ye geldiler. Dügüne basladilar, Etrafa agirlikla davetçiler gönderdiler. Bütün sancak beyleri ve her sehrin ululari geldiler. Nice günlük yollar dügüncülerle dolmustu. Edirne'nin çevresine konup doldular. Pâdisahin otag ve çadirlarini Ada'ya kurdular. Pâdisah dahi devletle Ada'ya geçip oturdu. Her tarafin halki, tayfa tayfa geldi. Önce ulemâ davet olundu. Pâdisah dahi gelip tahta oturdu. Sag tarafina fâzil kimselerden olan "Mevlânâ Fahreddin" oturdu. Solunda ise "Mevlâna Tosyavî" oturdu. Pâdisahin karsisinda ise "Mevlâna Sükrullah" oturdu. Onun yanina Hizir Bey Çelebi oturdu.
Emr olundu: Hafizlar, Kelâm-i Kadim-i Rabbanî (Kur'an-i Kerim) okudular. Ulemâ, okunan bu âyetlerin tefsirini yaptilar. Ilmî sohbetler olundu. Ondan sonra izin verildi: Edipler, güzel medihler ve gazeller okudular. Pâdisaha layik sohbetler yapildi. Ondan sonra izin oldu: Sofralar kuruldu, nimetler yenildi. Yemekten sonra yine edebiyatçilar okudular. Ondan sonra tekrar Kur'an okundu. Ondan sonra sekerli seyler getirdiler. Her ilim ehlinin önüne sini koydular. Bu ulemânin hizmetkârlari futalar doldurdular. Fakir (ben) dahi bir futa doldurdum, hizmetkârima verdim. Ondan sonra pâdisah, gelen bu hürmete lâyik kisilere ihsanlarda bulundu. Niceleri fakir geldi, zengin gitti.
Ikinci gün fukara tayfasi davet olundu. Onlara da geregi gibi hürmet olundu. Pâdisahin ihsanlari bunlara da yetisti. Bunlar da "Fukarâ Kanunu" geregince saygilarini gösterdiler.
Üçüncü günü begler (emîr) davet olundu. Bunlara dahi Pâdisah kanunu nasilsa öylece yapildi. Bu dügünün tarihi hicretin 861'inde vaki oldu.