2011-05-05 19:27
Yükselme Dönemi / İkinci Murad Dönemi / Karaman Seferi
Karaman Seferi
KARAMAN SEFERI
Murad Bey'in destegi sayesinde idareyi elde edip is basina gelmis olmasina ragmen, Karamanlilar'in, Osmanlilar'a karsi takib ettikleri tarihî ve daimî düsmanlik siyasetine devam etmekte mahzur görmeyen Ibrahim Bey, mevkiini ve yerini kuvvetlendirdikten sonra Sirp despotu ve Macarlar'la ittifak ederek Osmanlilar'in aleyhindeki faaliyetlerine baslar. Osmanlilarin, Rumeli'deki sIkIsik durumlarindan devamli olarak istifade etmeyi adeta bir prensip haline getiren Karamanlilar, bu sefer de rollerini Ibrahim Bey vasitasiyle oynuyorlardi.
Evrenoszâde Ali Bey'in, Macaristan'a yaptigi bir akinda muvaffak olamamasi üzerine, Balkanlar'daki Hiristiyanlarla is birligine giren Ibrahim Bey, 1433 senesinde de Sirp ve Macarlar'la birleserek Osmanlilar'in aleyhinde bir ittifak kurmustu.
Karsilikli anlasmalar geregince Macarlar ile Sirp despotunun Tuna'yi geçip Güvercinlik (Kolambac) kalesine taarruzlari esnasinda Karamanoglu Ibrahim Bey de Beysehir'den sonra Hamideli'ni isgal etmeye baslayarak bu sancagin beyi olan Sarabdar Ilyas'i esir almisti. Rumeli islerinin kritik bir vaziyet arz etmesinden dolayi yerinden ayrilamayan Murad Bey, her iki tarafi da tarassut ediyordu. Bununla beraber Rumeli'ndeki isler yüzünden Edirne'yi birakip Karamanoglu'nun üzerine gidemiyordu. Karamanoglu da bunu bildigi için isgal sahasini gittikçe genisletmeye çalisiyordu.
Sultan Murad, Sinan Pasa komutasinda bir ordu sevk ederek Macarlari maglub eder. Maglub olan Macarlar'dan bir kismi Tuna nehrinde bogulurken krallari da zor kurtulmustu (1433).
Sultan Murad, Güvercinlik önünde kazanilan bu zaferden sonra Rumeli'ndeki vaziyetin düzeldigini görünce vezir Saruca Pasa'yi Edirne muhafazasinda birakarak Karamanoglu'nun üzerine yürür. Aksehir, Konya ve Beysehri'ni alan Sultan Murad, Bozkir'a kadar gidip Karamanoglu'nu takib eder. Yaninda bulunan Karamanoglu Isa Bey'i de Karaman hükümdari ilan edip, Ibrahim'i sonuna kadar takib edecegini açikça ortaya koyar. Buna karsilik Ibrahim Bey, âlimlerden Mevlânâ Hamza vâsitasiyle özür dileyerek barisa talib olur. Padisahi bu konuda ikna etmek için Mevlânâ Hamza, epey dil döker. Bunun üzerine Sultan Murad:
"Senin hatirin için günahindan vaz geçelim, fakat onun bu makama gelmesi bizim yardimimizla olmustur. Simdi onu azl ederek biraderi Isa Bey'i Karaman Bey'i yapmayi uygun gördüm" deyince Mevlânâ Hamza, Padisahin ayaklarina kapanarak onu düsüncesinden vaz geçirir. Sonunda is, Osmanlilar'dan aldigi yerleri iad etmekle tatliya baglanir. Sultan Murad, Sükrüllah'i (Behcetü't-Tevânh adli eserin müellifi) Karamanoglu'na elçi olarak gönderir.
Osmanlilar'a karsi giristigi tecavüzden dersini aldiktan kisa bir müddet sonra Dulkadirogullan'na ait Kayseri'yi zapt etmesi, Ibrahim üzerine yeniden kuvvet gönderilmesine sebep oldu.
Bu son gelismeler karsisinda Macarlar'la ayni zamanda hareket eden Sultan Murad, Macarlar'in maglubiyeti üzerine 1437 baharinda tabiî müttefiki Dulkadirlilarla beraber dogudan ve batidan Karaman ülkesine taarruz eder. Tokat'tan yola çikan kuvvetli bir Osmanli ordusu, Maras Bey'i Dulkadirli Süleyman Bey'le birlikte Kayseri'yi kusatirken, Murad Bey de Rumeli ve Anadolu kuvvetleri ile Aksehir'e girer. Böylece Karamanlilari, isgal ettikleri yerlerden çikarir. Ibrahim Bey, Ikinci Murad'in kiz kardesi olan haniminin ricalari üzerine bu sefer de af edilir.
Daha önce de belirtildigi gibi Sultan Murad, kizkardeslerinden birini de Karamanoglu Ibrahim Bey'in kardesi olan Isa Bey ile evlendirmisti. Isa Bey, Ikinci Murad tarafindan Hamideli sancakbeyligine getirilmisti. Karaman Devleti'nin yanibasindaki bir Osmanli sancaginin basina, Ibrahim Bey'in en büyük rakibinin getirilmis olmasi onu ürkütmüstü. Bu korku yüzünden olsa gerek ki, 1437 yili sonlarina dogru Ibrahim Bey, kardesi Isa Bey ile giristigi bir vurusmada onu öldürür.
Bu arada, Osmanlilar'in Dulkadirogullari'ni himaye etmesini bir türlü hazmedemeyen Memlûklular, Karamanoglu'nun Osmanlilar karsisinda ezilmesinden dolayi endiseye kapilirlar. Zira bu, Osmanlilarin tek baslarina Anadolu'nun hâkimi durumuna gelmeleri, ve Anadolu'da kendilerine ait olan topraklarin kaybi demekti. Osmanlilar ile Memlûklular arasinda Karaman ve Dulkadir gibi tampon devletlerin bulunmasi, Memlûk Devleti için bir garanti olarak görülüyordu. Bunlarin, Anadolu'da Osmanlilari ezip ortadan kaldirmalari imkânsizdi. Fakat fütuhatçi olan ve dünyanin en müsait jeopolitik mevkiinde yerlesmis bulunan Osmanlilarin Memlûklulari ezmesi imkân dahilinde idi. Bu durumu bilen Memlûk idarecileri, Osmanlilarla savasmak üzere bizzat sultanlarinin sefere çikmasini bile düsünmüslerdi. Fakat Sultan Murad'in Anadolu'da kalmayip Rumeli'ye geçmek üzere oldugu haberinin gelmesi üzerine sultan bu tasavvurundan vazgeçer. Bununla beraber Suriye valisine Anadolu islerine çok dikkat etmesi emrini verir.
SAHRUH'A KARSI TAKIP EDILEN OSMANLI SIYASETI
Sultan Murad, dedesi Yildirim Bâyezid zamaninda oldugu gibi bir anda kendisinin de yeni bir tehlike ile karsi karsiya geldigini görür. Bütün bati Hiristiyan dünyasini sevince bogan bu tehlike, dogudan geliyordu. Venedik gibi bazi Hiristiyan devletler ise bu tehlikeyi bir silah gibi kullanarak bazi Osmanli sehirlerini istila ümidine bile kapilmislardi.
Timur'un çok dindar oldugu söylenen oglu Sahruh (1404-1447), Anadolu ve Iran'da babasi tarafindan tesis edilen füli durumu yeniden iade etmek arzusunda oldugundan Anadolu'daki olaylari yakindan takib ediyor ve mektuplari ile bazi durumlari tasvib etmedigini bildiriyordu. Öbür taraftan, önce Timur'un sonra da Sahruh'un destegini saglayan Akkoyunlu Bey'i Karayülük Osman Bey, ona bir mektup göndermisti. Mektubunda Anadolu beylerinden Karamanoglu Mehmed Bey, Isfendiyar Bey, Hamidoglu Hüseyin, Cüneydoglu Hamza ve Dulkadir Bey Süleyman ile Birlikte Bizans ve Trabzon imparatorlari da dahil olmak üzere Gürcü meliklerinin de emrine girmek için kendisini beklediklerini yazmisti.
Timur'un yaptigi tahribati unutmayan Osmanlilar, içislerinin karisik olmasina ragmen, kudretini devam ettiren Sahruh'un ölümüne kadar (1447) ona açiktan açiga cephe almaktan uzak durmuslardi. Sultan Ikinci Murad, Memlûk ve Karakoyunlular gibi Timurlulara kafa tutmayi düsünmüyordu. O, dedesi zamanindaki Timur hadisesinden iyi bir ders almisa benziyordu.
Sultan Murad, Memlûk Devleti ile de iyi geçinmeye dikkat ediyordu. Bu devletin, Anadolu siyasetine karsi kötü bir tavir takinmamaya itina ediyor, onlarin çogu zaman Osmanlilar'in tabii olan Karaman ve Dulkadirogullari'nin islerine müdahale etmelerine ses çikarmiyordu. Zira o, Balkanlar'in ve Anadolu'nun mutlak hâkimi olmadan, bu ülkelerdeki tabi devletleri ortadan kaldirmadan, Timurlular ve Memlûklular gibi kudretli Müslüman dogu devletleri ile, sonunun nereye varacagi ve nasil bitecegi belli olmayan bir mücadeleye girmenin hiç bir faydasi olmayacagini biliyordu.
Bütün Anadolu topraklari üzerinde metbûluk iddiasinda bulunan Sahruh, Memlûklularin, Anadolu siyasetine karsi açik bir sekilde cephe aliyordu. 1437 yilina kadar Memlûk yöneticilerinin Osmanlilarla hemen hemen hiçbir ihtilafi olmadi. Hatta Sahruh, Anadolu'ya girince bunlar, dört elle Osmanli dostluguna sarildilar. Karamanoglu Ibrahim Bey de bu yüzden onlara karsi cephe aldi. Zira bir Osmanli Memlûk ittifaki demek Karaman Beyligi'nin haritadan silinmesi demekti.
Sahruh'un, 17 Eylül 1429'da Selmas Meydan savasinda Karakoyunlularla müttefiklerini perisan etmesi ile Anadolu ve Suriye yollari bütün genislikleri ile onun önünde açilmis bulunuyorlardi. O zamana kadar Sahruh'un aleyhinde olabilecek herhangi bir faaliyette bulunmamakla beraber Sultan II. Murad, bu durumdan endise duyuyordu. Sultan Murad'in bu endisesinin farkina varan Venedik, bu tehdidi siyasî bir manevra ile kendi lehine çevirmeye yeltendi ise de Sultan Murad'dan istedigini elde edemedi. Sahruh'un, adi geçen savasi kazanmasi, Misir'da da büyük endiselere sebep olmustu. Buna karsilik Osmanli Memlûk yakinlasmasi daha bir perçinlenmis görünüyordu. Sahruh'un Herat'a dönmesi ile bu iki büyük devlet rahat nefes aldilar.
Sahruh'un üçüncü Azerbaycan seferine çikmasi (1435), Osmanlilarca yeni bir tehlikenin isareti olarak görüldü. Buna karsilik Avrupa'da ise büyük ümit ve hayaller uyandi. Zira Yildirim Bâyezid döneminde oldugu gibi, II. Murad'in da basina bir felâketin gelmesi artik an meselesiydi. Bu da onlar için Osmanlilar'in ortadan kalkmasi ve Avrupa'nin, Müslümanlardan temizlenmesi demekti.
Karakoyunlu hükümdari Iskender Bey, Sahruh'un oglu Muhammed Cuki Mirza'nin önünden kaçarak Tokat'a gelip siyasî mülteci olarak Osmanlilar'a siginir. Ibn Hacer'in ifadesine göre Iskender Bey, ulak gönderip kisi Tokat'ta geçirmek üzere II. Murad'dan müsaade ister. Bunun üzerine Sultan Murad, Amasya valisi olan Yörgüç Pasa'ya Iskender'in lâyik oldugu sekilde agirlanmasini emr eder. O, bununla da yetinmeyerek Karakoyunlu beyine on bin altin ile sirmali elbiseler, islemeli silahlar, altin egerli atlar, köle ve câriyeler göndermisti. Yine padisahin buyrugu üzerine Yörgüç Pasa da Iskender'in askerleri için lazim olan bin kepenek, iki bin çul ve torba ile davar vesair hayvan tedarik etmisti.
Bu esnada Sahruh, kalabalik ve muazzam ordusu ile Azerbaycan'da bulunuyordu. Bu ordunun tehdid sahalarinin nerelere kadar uzanacagi pek kestirilemiyordu. Iskender Bey'in Osmanlilar'a siginmasi, babasi Kara Yusuf Bey'in Yildirim Bâyezid'e ilticasina benziyordu. II. Murad, Iskender
Bey'i reddetmeyi hükümdarlik serefi ile mütenasib görmemekle beraber, Timurlulara bagli olan ve ikide bir ayaklanan bu Karakoyunlu hükümdarlarindan da kurtulmak istiyordu. Zira o dönemin en güçlü ordusuna sahip olan bu Türk Hakanligi ile sonu nereye varacagi belli olmayan bir savasa girmek istemiyordu.
Baharin gelmesi, Sultan II. Murad'a bu beyi topraklarindan uzaklastirma firsatini vermisti. Çünkü Iskender Bey'in askerleri, baharla birlikte yöredeki halka saldirmaya, onlarin çoluk çocuklarini esir etmeye ve mallarini ellerinden almaya baslamislardi. Bunlara engel olamayan Yörgüç Pasa, durumu Sultan Murad'a bildirir. Böyle bir karsiliga cani sikilan Osmanli Padisahi, Anadolu Beylerbeyi olan Timurtas Pasa oglu Umur Bey'i, Iskender'in üzerine gönderir. Ona, ilk önce Iskender'e memleketi güzellikle terk etmesinin bildirilmesini, bundan bir netice alinmadigi takdirde üzerine varilarak zorla hudud disi edilmesini emr eder. Umur Bey, aldigi emir üzerine Iskender Bey'e bir mektup yazarak memleketi terk etmesini ister. Bu mektup üzerine Iskender, askerlerini alip Osmanli ülkesini terk eder. Zira artik Osmanli ülkesinde kalmak tehlikeli bir hal almistir. Buna, 1436 baharinda Sahruh'un bütün Anadolu devletlerine onu kabul etmemeleri gerektigine dair gönderdigi mektup da ilave edilirse artik Iskender Bey için yapilabilecek bir seyin kalmadigi anlasilir. O da Tebriz'e gidip Sahruh'a boyun egmeyi uygun görecektir. Sahruh da isi daha fazla ileri götürmek istemez. Irkdas ve dindas devletlerle mecbur kalmadikça harbe girmenin bir mânâsi yoktu. O da Herat'a döner.
Murad Bey'in destegi sayesinde idareyi elde edip is basina gelmis olmasina ragmen, Karamanlilar'in, Osmanlilar'a karsi takib ettikleri tarihî ve daimî düsmanlik siyasetine devam etmekte mahzur görmeyen Ibrahim Bey, mevkiini ve yerini kuvvetlendirdikten sonra Sirp despotu ve Macarlar'la ittifak ederek Osmanlilar'in aleyhindeki faaliyetlerine baslar. Osmanlilarin, Rumeli'deki sIkIsik durumlarindan devamli olarak istifade etmeyi adeta bir prensip haline getiren Karamanlilar, bu sefer de rollerini Ibrahim Bey vasitasiyle oynuyorlardi.
Evrenoszâde Ali Bey'in, Macaristan'a yaptigi bir akinda muvaffak olamamasi üzerine, Balkanlar'daki Hiristiyanlarla is birligine giren Ibrahim Bey, 1433 senesinde de Sirp ve Macarlar'la birleserek Osmanlilar'in aleyhinde bir ittifak kurmustu.
Karsilikli anlasmalar geregince Macarlar ile Sirp despotunun Tuna'yi geçip Güvercinlik (Kolambac) kalesine taarruzlari esnasinda Karamanoglu Ibrahim Bey de Beysehir'den sonra Hamideli'ni isgal etmeye baslayarak bu sancagin beyi olan Sarabdar Ilyas'i esir almisti. Rumeli islerinin kritik bir vaziyet arz etmesinden dolayi yerinden ayrilamayan Murad Bey, her iki tarafi da tarassut ediyordu. Bununla beraber Rumeli'ndeki isler yüzünden Edirne'yi birakip Karamanoglu'nun üzerine gidemiyordu. Karamanoglu da bunu bildigi için isgal sahasini gittikçe genisletmeye çalisiyordu.
Sultan Murad, Sinan Pasa komutasinda bir ordu sevk ederek Macarlari maglub eder. Maglub olan Macarlar'dan bir kismi Tuna nehrinde bogulurken krallari da zor kurtulmustu (1433).
Sultan Murad, Güvercinlik önünde kazanilan bu zaferden sonra Rumeli'ndeki vaziyetin düzeldigini görünce vezir Saruca Pasa'yi Edirne muhafazasinda birakarak Karamanoglu'nun üzerine yürür. Aksehir, Konya ve Beysehri'ni alan Sultan Murad, Bozkir'a kadar gidip Karamanoglu'nu takib eder. Yaninda bulunan Karamanoglu Isa Bey'i de Karaman hükümdari ilan edip, Ibrahim'i sonuna kadar takib edecegini açikça ortaya koyar. Buna karsilik Ibrahim Bey, âlimlerden Mevlânâ Hamza vâsitasiyle özür dileyerek barisa talib olur. Padisahi bu konuda ikna etmek için Mevlânâ Hamza, epey dil döker. Bunun üzerine Sultan Murad:
"Senin hatirin için günahindan vaz geçelim, fakat onun bu makama gelmesi bizim yardimimizla olmustur. Simdi onu azl ederek biraderi Isa Bey'i Karaman Bey'i yapmayi uygun gördüm" deyince Mevlânâ Hamza, Padisahin ayaklarina kapanarak onu düsüncesinden vaz geçirir. Sonunda is, Osmanlilar'dan aldigi yerleri iad etmekle tatliya baglanir. Sultan Murad, Sükrüllah'i (Behcetü't-Tevânh adli eserin müellifi) Karamanoglu'na elçi olarak gönderir.
Osmanlilar'a karsi giristigi tecavüzden dersini aldiktan kisa bir müddet sonra Dulkadirogullan'na ait Kayseri'yi zapt etmesi, Ibrahim üzerine yeniden kuvvet gönderilmesine sebep oldu.
Bu son gelismeler karsisinda Macarlar'la ayni zamanda hareket eden Sultan Murad, Macarlar'in maglubiyeti üzerine 1437 baharinda tabiî müttefiki Dulkadirlilarla beraber dogudan ve batidan Karaman ülkesine taarruz eder. Tokat'tan yola çikan kuvvetli bir Osmanli ordusu, Maras Bey'i Dulkadirli Süleyman Bey'le birlikte Kayseri'yi kusatirken, Murad Bey de Rumeli ve Anadolu kuvvetleri ile Aksehir'e girer. Böylece Karamanlilari, isgal ettikleri yerlerden çikarir. Ibrahim Bey, Ikinci Murad'in kiz kardesi olan haniminin ricalari üzerine bu sefer de af edilir.
Daha önce de belirtildigi gibi Sultan Murad, kizkardeslerinden birini de Karamanoglu Ibrahim Bey'in kardesi olan Isa Bey ile evlendirmisti. Isa Bey, Ikinci Murad tarafindan Hamideli sancakbeyligine getirilmisti. Karaman Devleti'nin yanibasindaki bir Osmanli sancaginin basina, Ibrahim Bey'in en büyük rakibinin getirilmis olmasi onu ürkütmüstü. Bu korku yüzünden olsa gerek ki, 1437 yili sonlarina dogru Ibrahim Bey, kardesi Isa Bey ile giristigi bir vurusmada onu öldürür.
Bu arada, Osmanlilar'in Dulkadirogullari'ni himaye etmesini bir türlü hazmedemeyen Memlûklular, Karamanoglu'nun Osmanlilar karsisinda ezilmesinden dolayi endiseye kapilirlar. Zira bu, Osmanlilarin tek baslarina Anadolu'nun hâkimi durumuna gelmeleri, ve Anadolu'da kendilerine ait olan topraklarin kaybi demekti. Osmanlilar ile Memlûklular arasinda Karaman ve Dulkadir gibi tampon devletlerin bulunmasi, Memlûk Devleti için bir garanti olarak görülüyordu. Bunlarin, Anadolu'da Osmanlilari ezip ortadan kaldirmalari imkânsizdi. Fakat fütuhatçi olan ve dünyanin en müsait jeopolitik mevkiinde yerlesmis bulunan Osmanlilarin Memlûklulari ezmesi imkân dahilinde idi. Bu durumu bilen Memlûk idarecileri, Osmanlilarla savasmak üzere bizzat sultanlarinin sefere çikmasini bile düsünmüslerdi. Fakat Sultan Murad'in Anadolu'da kalmayip Rumeli'ye geçmek üzere oldugu haberinin gelmesi üzerine sultan bu tasavvurundan vazgeçer. Bununla beraber Suriye valisine Anadolu islerine çok dikkat etmesi emrini verir.
SAHRUH'A KARSI TAKIP EDILEN OSMANLI SIYASETI
Sultan Murad, dedesi Yildirim Bâyezid zamaninda oldugu gibi bir anda kendisinin de yeni bir tehlike ile karsi karsiya geldigini görür. Bütün bati Hiristiyan dünyasini sevince bogan bu tehlike, dogudan geliyordu. Venedik gibi bazi Hiristiyan devletler ise bu tehlikeyi bir silah gibi kullanarak bazi Osmanli sehirlerini istila ümidine bile kapilmislardi.
Timur'un çok dindar oldugu söylenen oglu Sahruh (1404-1447), Anadolu ve Iran'da babasi tarafindan tesis edilen füli durumu yeniden iade etmek arzusunda oldugundan Anadolu'daki olaylari yakindan takib ediyor ve mektuplari ile bazi durumlari tasvib etmedigini bildiriyordu. Öbür taraftan, önce Timur'un sonra da Sahruh'un destegini saglayan Akkoyunlu Bey'i Karayülük Osman Bey, ona bir mektup göndermisti. Mektubunda Anadolu beylerinden Karamanoglu Mehmed Bey, Isfendiyar Bey, Hamidoglu Hüseyin, Cüneydoglu Hamza ve Dulkadir Bey Süleyman ile Birlikte Bizans ve Trabzon imparatorlari da dahil olmak üzere Gürcü meliklerinin de emrine girmek için kendisini beklediklerini yazmisti.
Timur'un yaptigi tahribati unutmayan Osmanlilar, içislerinin karisik olmasina ragmen, kudretini devam ettiren Sahruh'un ölümüne kadar (1447) ona açiktan açiga cephe almaktan uzak durmuslardi. Sultan Ikinci Murad, Memlûk ve Karakoyunlular gibi Timurlulara kafa tutmayi düsünmüyordu. O, dedesi zamanindaki Timur hadisesinden iyi bir ders almisa benziyordu.
Sultan Murad, Memlûk Devleti ile de iyi geçinmeye dikkat ediyordu. Bu devletin, Anadolu siyasetine karsi kötü bir tavir takinmamaya itina ediyor, onlarin çogu zaman Osmanlilar'in tabii olan Karaman ve Dulkadirogullari'nin islerine müdahale etmelerine ses çikarmiyordu. Zira o, Balkanlar'in ve Anadolu'nun mutlak hâkimi olmadan, bu ülkelerdeki tabi devletleri ortadan kaldirmadan, Timurlular ve Memlûklular gibi kudretli Müslüman dogu devletleri ile, sonunun nereye varacagi ve nasil bitecegi belli olmayan bir mücadeleye girmenin hiç bir faydasi olmayacagini biliyordu.
Bütün Anadolu topraklari üzerinde metbûluk iddiasinda bulunan Sahruh, Memlûklularin, Anadolu siyasetine karsi açik bir sekilde cephe aliyordu. 1437 yilina kadar Memlûk yöneticilerinin Osmanlilarla hemen hemen hiçbir ihtilafi olmadi. Hatta Sahruh, Anadolu'ya girince bunlar, dört elle Osmanli dostluguna sarildilar. Karamanoglu Ibrahim Bey de bu yüzden onlara karsi cephe aldi. Zira bir Osmanli Memlûk ittifaki demek Karaman Beyligi'nin haritadan silinmesi demekti.
Sahruh'un, 17 Eylül 1429'da Selmas Meydan savasinda Karakoyunlularla müttefiklerini perisan etmesi ile Anadolu ve Suriye yollari bütün genislikleri ile onun önünde açilmis bulunuyorlardi. O zamana kadar Sahruh'un aleyhinde olabilecek herhangi bir faaliyette bulunmamakla beraber Sultan II. Murad, bu durumdan endise duyuyordu. Sultan Murad'in bu endisesinin farkina varan Venedik, bu tehdidi siyasî bir manevra ile kendi lehine çevirmeye yeltendi ise de Sultan Murad'dan istedigini elde edemedi. Sahruh'un, adi geçen savasi kazanmasi, Misir'da da büyük endiselere sebep olmustu. Buna karsilik Osmanli Memlûk yakinlasmasi daha bir perçinlenmis görünüyordu. Sahruh'un Herat'a dönmesi ile bu iki büyük devlet rahat nefes aldilar.
Sahruh'un üçüncü Azerbaycan seferine çikmasi (1435), Osmanlilarca yeni bir tehlikenin isareti olarak görüldü. Buna karsilik Avrupa'da ise büyük ümit ve hayaller uyandi. Zira Yildirim Bâyezid döneminde oldugu gibi, II. Murad'in da basina bir felâketin gelmesi artik an meselesiydi. Bu da onlar için Osmanlilar'in ortadan kalkmasi ve Avrupa'nin, Müslümanlardan temizlenmesi demekti.
Karakoyunlu hükümdari Iskender Bey, Sahruh'un oglu Muhammed Cuki Mirza'nin önünden kaçarak Tokat'a gelip siyasî mülteci olarak Osmanlilar'a siginir. Ibn Hacer'in ifadesine göre Iskender Bey, ulak gönderip kisi Tokat'ta geçirmek üzere II. Murad'dan müsaade ister. Bunun üzerine Sultan Murad, Amasya valisi olan Yörgüç Pasa'ya Iskender'in lâyik oldugu sekilde agirlanmasini emr eder. O, bununla da yetinmeyerek Karakoyunlu beyine on bin altin ile sirmali elbiseler, islemeli silahlar, altin egerli atlar, köle ve câriyeler göndermisti. Yine padisahin buyrugu üzerine Yörgüç Pasa da Iskender'in askerleri için lazim olan bin kepenek, iki bin çul ve torba ile davar vesair hayvan tedarik etmisti.
Bu esnada Sahruh, kalabalik ve muazzam ordusu ile Azerbaycan'da bulunuyordu. Bu ordunun tehdid sahalarinin nerelere kadar uzanacagi pek kestirilemiyordu. Iskender Bey'in Osmanlilar'a siginmasi, babasi Kara Yusuf Bey'in Yildirim Bâyezid'e ilticasina benziyordu. II. Murad, Iskender
Bey'i reddetmeyi hükümdarlik serefi ile mütenasib görmemekle beraber, Timurlulara bagli olan ve ikide bir ayaklanan bu Karakoyunlu hükümdarlarindan da kurtulmak istiyordu. Zira o dönemin en güçlü ordusuna sahip olan bu Türk Hakanligi ile sonu nereye varacagi belli olmayan bir savasa girmek istemiyordu.
Baharin gelmesi, Sultan II. Murad'a bu beyi topraklarindan uzaklastirma firsatini vermisti. Çünkü Iskender Bey'in askerleri, baharla birlikte yöredeki halka saldirmaya, onlarin çoluk çocuklarini esir etmeye ve mallarini ellerinden almaya baslamislardi. Bunlara engel olamayan Yörgüç Pasa, durumu Sultan Murad'a bildirir. Böyle bir karsiliga cani sikilan Osmanli Padisahi, Anadolu Beylerbeyi olan Timurtas Pasa oglu Umur Bey'i, Iskender'in üzerine gönderir. Ona, ilk önce Iskender'e memleketi güzellikle terk etmesinin bildirilmesini, bundan bir netice alinmadigi takdirde üzerine varilarak zorla hudud disi edilmesini emr eder. Umur Bey, aldigi emir üzerine Iskender Bey'e bir mektup yazarak memleketi terk etmesini ister. Bu mektup üzerine Iskender, askerlerini alip Osmanli ülkesini terk eder. Zira artik Osmanli ülkesinde kalmak tehlikeli bir hal almistir. Buna, 1436 baharinda Sahruh'un bütün Anadolu devletlerine onu kabul etmemeleri gerektigine dair gönderdigi mektup da ilave edilirse artik Iskender Bey için yapilabilecek bir seyin kalmadigi anlasilir. O da Tebriz'e gidip Sahruh'a boyun egmeyi uygun görecektir. Sahruh da isi daha fazla ileri götürmek istemez. Irkdas ve dindas devletlerle mecbur kalmadikça harbe girmenin bir mânâsi yoktu. O da Herat'a döner.