osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.
2012-09-16 23:47

Faydalı Bilgiler / Mevlüd Kandili

Mevlüd Kandili

Mevlüd Kandili
Mevlüd Kandili
(Mevlid kutlaması, Osmanlı'da 1588'de, resmi bir devlet protokolü haline getirildi. Sarayın önceleri Ayasofya Camisi'nde, daha sonra Sultanahmet Camisi'nde düzenlediği törenlere devletin ileri gelenleri ile birlikte halk da katılırdı. Sultan Abdülaziz döneminde Ortaköy, I. Abdülhamid devrinde Yıld
ız Camii'nde tören düzenlenirdi.)

Osmanlı'da Efendimizin SAV doğum günü kabul edilen 12 Rebîülevvel'de düzenlenen törenlerin başlangıcı hakkında kesin bilgi yoktur. Bazı Vakfiye'lerdeki kayıtlardan hareketle bunu Osman Gazi'ye kadar götürenler varsa da genel görüş, bu törenlerin Kanunî Sultan Süleyman döneminden itibaren saray protokolünde yer almaya başladığı ve 3'ncü Murad zamanında tamamen resmîleştiği şeklindedir.

Mevlid törenlerini Saray, Konak ve evlerde yapılanlarla Padişahın katıldığı Mevlid Alayı denilen merasim yürüyüşünün ardından bir Selâtin Camii'lerinde yapılanlar olmak üzere iki grupta ele almak mümkündür. Topkapı Sarayı'ndaki törenlerin bazen Ağalar Camii'nde, bazen da Çinili Köşk'te sonraki yıllarda ise başta Sultanahmed Camii olmak üzere Eminönü Valide Sultan, Eyüp Sultan, Bayezid, Nusretiye ve Yıldız Camii'lerinde gerçekleştirildiği bilinmektedir. Mevlid gününden önce protokole dahil devlet adamlarına davetiyeler gönderilir, ne zaman hangi camide hazır bulunacakları bildirilerek davetlilerin tören kıyafetleriyle belirtilen saatte yerlerini almaları sağlanırdı. Osmanlı teşrifatında Padişah'ın, merasim erkânı ve muhafızlarının katılımıyla saraydan belli bir güzergâhı takiben başka bir yere gidiş gelişini ifade etmek için "alay" kelimesi kullanıldığından Mevlid okunacak camiiye gidip gelmesine de "Mevlid Alayı" deniliyordu. Ancak bu tabir zamanla daha geniş anlamda kullanılıp Rebîülevvelin on ikinci günü sarayda ve camiide yapılan törenlerin tamamını kapsamına almıştır.

Mevlid Alayı camiiye yaklaştığında müezzin mahfilinde Feth Sûresi okunmaya başlar, sûre tamamlandığı sırada padişahın Mahfil-i Hümayuna geldiğini belli etmek için kafesin küçük penceresi açılır ve cemaat ayağa kalkarak bulunduğu yerde saygıyla eğilirdi. Müezzin mahfilinde "muarrif" denilen görevlinin Efendimiz SAV'in özelliklerini belirten "Ta'rîf"i okumasının ardından Ayasofya ve Sultanahmed Camii'lerinin vaizleriyle o caminin vaizi sırayla kürsüye çıkıp kısa birer vaaz verirlerdi; kendilerine de kürsüden indikten sonra bazı armağanlarla birlikte birer samur kürk veya ferace hediye edilirdi. Ayrıca her vaizin kürsüye çıkışı sırasında cemaate şerbet ve buhur sunulurdu. Ardından Süleyman Çelebi'nin Mevlid'inin okunmasına başlanır ve birinci Mevlidhan ilk bahri bitirip kürsüden inince kendisine Hil'at giydirilirdi.

İkinci Mevlidhan:
"Geldi bir ak kuş kanadıyla revan,

Arkamı sığadı kuvvetle heman" beytini okurken herkes hürmeten ayağa kalkardı. Bu esnada Mahfıl-i Hümayun tarafında perde arkasında bekleyen Müjdecibaşı Mekke emîrinin gönderdiği mektubu sadrazamın önüne koyar, sadrazamın işaretiyle Reîsülküttâb onu alarak Müjdecibaşıyla birlikte padişahın huzuruna girerdi. Dârussaâde ağası da mektubu kesesinden çıkarıp kendisine geri verir, o da okurdu. Daha sonra aynı zamanda Haremeyn nazırın olan Dârüssaâde ağasına samur kürk, reîsülküttâb ile Müjdecibaşıya Hil'at giydirilirdi. Ardından Padişah Medine'den gönderilen hurmanın bir miktarını Peşkir Ağası eliyle Sadrazama yollar, o da birkaçını alıp bir ikisini Şeyhülislam'a verdikten sonra kalanını vezirlere ve orada bulunan diğer Devlet erkânı'na dağıttırırdı; bu iş tamamlanınca Peşkir Ağası'na bir miktar bahşiş verilirdi.

İkinci Mevlidhan okumasını bitirip kürsüden inince Hil'at'ini ve armağanlarını alır, yerine üçüncü Mevlidhan çıkardı. Bu sırada Sultanahmed Camii'nin mütevellisi Sadrazamın. Ayasofya Camii'nin mütevellisi Şeyhülislamın, diğer vakıfların mütevellileri de vezirlerle defterdar, nişancı gibi devlet büyüklerinin ve Ulema'nın önüne şeker tablaları koyar, zamanı gelince de derecelerine göre Zağarcıbaşı, Saksoncubaşı, Muhzır Ağa ve diğer ocaklılar bunları kaldırırdı.

Üçüncü Mevlidhan'ın ve arkasından Mevlid Duası yapan Duahan'ın kürsüden inip Hil'at ve hediyelerini almalarından sonra tören tamamlanırdı. Sadrazam ve yüksek rütbeli devlet ricali camiİden çıkıp atlarına binerek abdest çeşmelerinin önündeki alanda Padişah'ı selamlamak üzere beklerlerdi. Padişah da yine at üstünde bekleyenlerin önünden geçerken selamlanır ve Alkış Çavuşlarının alkışlarıyla uğurlanıp yine geldiği yoldan Mevlid Alayı ile Saray'a dönerdi. Sadrazam ve Şeyhülislam'la diğer devlet büyükleri de kendi maiyetleriyle ve daha küçük çaplı törenlerle konaklarına giderlerdi.

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0