2013-07-03 01:20
Tarih Haber / Mahpeyker Kösem Sultan ın emri
Mahpeyker Kösem Sultan ın emri
Bazı romanlar sizi etkiler, öylesine etkilerki görüşleriniz, hissettikleriniz özellikle de düşünceleriniz değişir. Bazı siyahlar hatta koyu siyahlar yerini grilere bırakırki inanın bu da kısa sürecektir, zamanla açık renkteki gri yerini kirli beyaza ve beyaza bırakacaktır. Nasıl bırakacaktır denilince?
Akla -gelir.
Aşk affedicidir.
Hem yaşayan affeder, hem yakınındakiler.
Tabi yakınındakiler de aşkı biliyorlarsa!
Bu önemli.
Mevlana Celalettin-i Rumi’ye sormuşlar:
“Aşk nedir?”
“Ben olda bil” demiş.
Ne zor soru - ne kolay cevap.
Aşk öyle taht, titr, fakir, zengin, aristokrat, avam, yada bir çok karışık hal durumlarını tanır mı? Tanımaz ki! O önce gözleri mağlup eder, ardından kalbi çoktan esir alır…
Vay haline derde düşenin! İnkârı yok, affı yok, savunması yok.
Çünkü aşk kutsaldır.
Çünkü aşk şifası karşısında olan bir hastalıktır,
Çünkü aşk güzeldir…
Size çok ünlü bir sultandan söz edeceğim. Osmanlı’da birçok sultanlar elbette vardı, bazıları ünlüydü. İyide niye bazıları? Kimbilir belkide onlar aykırıydılar. Nasıl aykırı? Aşkı umursamış olabilirlerdi! Aşk ve saray pek birbirine yakışmıyor gibi görülsede, yakışan yakışana âşık olur diye düşünülürsede aşk vardı ve Eros’un oku bazen hedef şaşırıyordu. Bazende tam isabet ettiriyordu. Bu hikâyede olduğu gibi…
Esmahan Kaya Sultan: Sultan Ahmet ve Mahpeyker Kösem Sultan'ın torunu, IV. Murat'ın kızı…
Olay 17. Yüzyılda geçiyor. Dikkatle okuyunuz lütfen. Ben okuduğumda şaşırdım… Sizlere de aktarmak istedim.
Esmehan Kaya Sultan dünyalar güzeli bir sultan. Güçlü kadınların yaşadığı dönemde doğmuş. Evlenme çağına geldiğinde diğer sultanlarda olduğu gibi ondada kararı o vermememiş. Padişahın istediği biriyle evlendirilmiş.
Sultan çok küçükmüş, evleneceği hakkında da duydukları onu ürkütmüş.
Melek Ahmet Paşa ile evlenecekmiş. Onun yaşlı olduğunu biliyormuş. Onunla evli olmak istemiyormuş.
Gerçi Melek Ahmet Paşa çok değerli bir devlet adamıymış ama ne çareki bu güzel sultan onu istemiyormuş. Karşıda gelip ben bu evliliği istemiyorum diyemeyeceğine göre kabullenmiş.
Görkemli bir düğün yapılmış. Nasıl yapılmaz ki;
Gelin; padişah kızı,
Damat; padişahın gözde adamlarının başında gelen sadrazam…
Fakat olanlar olmuş. Düğün gecesi oldukça genç olan sultan babası yaşındaki paşayı uzaktan görmüş, korkmuş. Odasına gitmiş ve eşini odasına kabul etmemiş.
Melek Ahmet Paşa, elbetteki çok üzülmüş. Bir sultanla evleneceğini, onunla mutluluğa erişiceğini düşünürken, kapının dışında kalmış. Hem de ne kalmak! Yıllarca sürmüş bu kapı dışındalık.
Kimse bilmiyormuş.
Kimse de anlamamış.
O dönem çok karışık, Mahpeyker Kösem Sultan’la Hatice Turhan Sultan arasında kıyametler kopuyor. İnanılmaz bir rekabet savaşı varken etrafın olayları çok da dikkat çekmiyormuş. Onlar ayrı yaşıyormuş ama kimse farkında değilmiş.
Tabi bunda Melek Ahmet Paşa’nın başka vilayetlere görevli olarak gitmesi uzun süreler kalması da etkiliymiş. Nasıl olsa Esmahan Kaya Sultan; Hanım Sultan olduğu için İstanbul dışına çıkmadığı için paşa ile de gitmesi gerekmiyormuş.
Buraya kadar aktardıklarım normal bir olay gibi görülüyor.
Şöyle ki:
Padişah Kızı sultan, evlendiği adamı beğenmedi, istemedi, hatta ürktü. Odasına almadı. Ayrı yaşadılar…
Olabilir.
Bundan sonrası enteresan!
Ben bir yazar olarak keşke bunu kitap haline getirebilsem de yazsam!
Sizler neyi diyeceksiniz?
Şimdi de sizlere muhteşem bir aşk hikâyesi anlatacağım.
Öyle böyle değil.
Aşk – Aşk – Aşk…
Tabi sizler bu düya güzeli sultanın eşini istemediği için başkabirine âşık olduğunu düşündünüz. Hayır, öyle olmamış. Eşini istemeyen sultan; eşine âşık olmuş…
Eşini yakından görmüş. Çok beğenmiş. O kadar çok etkilenmiş ki, kalbi yerinden oynayacak kadar çarpmış. Sultan Topkapı Sarayının kapısından çıkıyormuş, paşada saraya giriyormuş. Orada ilk kez çok yakın olarak birbirlerini görmüşler…
(Bazı yerlerde ayrı zamanlarda birbirlerini görüp ayrı zamanlarda aşık oldukları da yazıyor.)
Her ikisi de birbirlerine o anda âşık olmuşlar.
Her ikisi de sadece kendi aşklarını bilmişler.
Karşı tarafın da âşık olduğunu düşünmemişler.
Aslında ne kadar tuhaf bir durum! Evliler. Birbirlerine sevdalılar. Onların biraraya gelmelerini engeleyen çevrelerinde kimse yok. Üstelik herkes onları mutlu, evli bir çift sanırken onlar asla bir araya gelmiyorlar, birbirlerini görmüyorlar.
Birbirlerine dokunmamışken evliliklerinin yedinci yerini tamamlıyorlar…
Esmehan Kaya Sultan; ona şiirler bile yazıyor…
İki sevdalı bir şeyler olsun bir araya gelelim istiyorlar da nasıl olacak!
Kim onları bir araya getirecek?
Sultan, eşinin kendini sevdiğini bilmiyor, ummuyor.
Sadrazam, onu ilk gece kapı dışarı eden hanım sultana olan sevdasının hiçbir zaman karşılık bulacağına inanmıyor…
Birgün bir mucize oluyor.
Mahpeyker Kösem Sultan’ın, bu çiftin, çocuklarının olmadığı dikkatini çekiyor. Melek Ahmet Paşa ile konuşmaya karar veriyor. Onu huzuruna çağırıyor ve sorguluyor. İlk başlarda paşa tam net cevaplar veremesede bir süre sonra Mahpeyker Kösem Sultan’a kim karşı gelebilmiş yâda onun istediğini yapamayıp, gerçekleri söylememişki, Melek Ahmet Paşa söyleyemesin.
Paşa anlatmış, her şeyi anlatmış. Yedi senedir elinin eline değmediğini, bu yüzdende çocuklarının olmadığını, eşinin onu istemediğini, birarada olmadıklarını da anlatmış…
Kösem Sultan o kadar çok hiddetlenmişki.
“Hemen aynı çatı altında yaşayacaksınız” diye gürlemiş.
Bu ne kadar güzel bir emir...
Sanıyorum o güne kadar hiçbir emir bu birbirine deli gibi âşık olup, evli olan ve bir türlü biraraya gelip aşklarını söyleyemeyen çiftin hoşuna gittiği kadar gitmemiştir.
Demiştim ya bunu roman olarak yazmalıydım. Ne güzel şeyler yazılırdı.
Düşünün iki sevdalı, üstelik Allahın huzurunda da evli bu çift ne çok sevinmişlerdir.
Masallarda söylenir ya onlar ermiş muradına…
Akla -gelir.
Aşk affedicidir.
Hem yaşayan affeder, hem yakınındakiler.
Tabi yakınındakiler de aşkı biliyorlarsa!
Bu önemli.
Mevlana Celalettin-i Rumi’ye sormuşlar:
“Aşk nedir?”
“Ben olda bil” demiş.
Ne zor soru - ne kolay cevap.
Aşk öyle taht, titr, fakir, zengin, aristokrat, avam, yada bir çok karışık hal durumlarını tanır mı? Tanımaz ki! O önce gözleri mağlup eder, ardından kalbi çoktan esir alır…
Vay haline derde düşenin! İnkârı yok, affı yok, savunması yok.
Çünkü aşk kutsaldır.
Çünkü aşk şifası karşısında olan bir hastalıktır,
Çünkü aşk güzeldir…
Size çok ünlü bir sultandan söz edeceğim. Osmanlı’da birçok sultanlar elbette vardı, bazıları ünlüydü. İyide niye bazıları? Kimbilir belkide onlar aykırıydılar. Nasıl aykırı? Aşkı umursamış olabilirlerdi! Aşk ve saray pek birbirine yakışmıyor gibi görülsede, yakışan yakışana âşık olur diye düşünülürsede aşk vardı ve Eros’un oku bazen hedef şaşırıyordu. Bazende tam isabet ettiriyordu. Bu hikâyede olduğu gibi…
Esmahan Kaya Sultan: Sultan Ahmet ve Mahpeyker Kösem Sultan'ın torunu, IV. Murat'ın kızı…
Olay 17. Yüzyılda geçiyor. Dikkatle okuyunuz lütfen. Ben okuduğumda şaşırdım… Sizlere de aktarmak istedim.
Esmehan Kaya Sultan dünyalar güzeli bir sultan. Güçlü kadınların yaşadığı dönemde doğmuş. Evlenme çağına geldiğinde diğer sultanlarda olduğu gibi ondada kararı o vermememiş. Padişahın istediği biriyle evlendirilmiş.
Sultan çok küçükmüş, evleneceği hakkında da duydukları onu ürkütmüş.
Melek Ahmet Paşa ile evlenecekmiş. Onun yaşlı olduğunu biliyormuş. Onunla evli olmak istemiyormuş.
Gerçi Melek Ahmet Paşa çok değerli bir devlet adamıymış ama ne çareki bu güzel sultan onu istemiyormuş. Karşıda gelip ben bu evliliği istemiyorum diyemeyeceğine göre kabullenmiş.
Görkemli bir düğün yapılmış. Nasıl yapılmaz ki;
Gelin; padişah kızı,
Damat; padişahın gözde adamlarının başında gelen sadrazam…
Fakat olanlar olmuş. Düğün gecesi oldukça genç olan sultan babası yaşındaki paşayı uzaktan görmüş, korkmuş. Odasına gitmiş ve eşini odasına kabul etmemiş.
Melek Ahmet Paşa, elbetteki çok üzülmüş. Bir sultanla evleneceğini, onunla mutluluğa erişiceğini düşünürken, kapının dışında kalmış. Hem de ne kalmak! Yıllarca sürmüş bu kapı dışındalık.
Kimse bilmiyormuş.
Kimse de anlamamış.
O dönem çok karışık, Mahpeyker Kösem Sultan’la Hatice Turhan Sultan arasında kıyametler kopuyor. İnanılmaz bir rekabet savaşı varken etrafın olayları çok da dikkat çekmiyormuş. Onlar ayrı yaşıyormuş ama kimse farkında değilmiş.
Tabi bunda Melek Ahmet Paşa’nın başka vilayetlere görevli olarak gitmesi uzun süreler kalması da etkiliymiş. Nasıl olsa Esmahan Kaya Sultan; Hanım Sultan olduğu için İstanbul dışına çıkmadığı için paşa ile de gitmesi gerekmiyormuş.
Buraya kadar aktardıklarım normal bir olay gibi görülüyor.
Şöyle ki:
Padişah Kızı sultan, evlendiği adamı beğenmedi, istemedi, hatta ürktü. Odasına almadı. Ayrı yaşadılar…
Olabilir.
Bundan sonrası enteresan!
Ben bir yazar olarak keşke bunu kitap haline getirebilsem de yazsam!
Sizler neyi diyeceksiniz?
Şimdi de sizlere muhteşem bir aşk hikâyesi anlatacağım.
Öyle böyle değil.
Aşk – Aşk – Aşk…
Tabi sizler bu düya güzeli sultanın eşini istemediği için başkabirine âşık olduğunu düşündünüz. Hayır, öyle olmamış. Eşini istemeyen sultan; eşine âşık olmuş…
Eşini yakından görmüş. Çok beğenmiş. O kadar çok etkilenmiş ki, kalbi yerinden oynayacak kadar çarpmış. Sultan Topkapı Sarayının kapısından çıkıyormuş, paşada saraya giriyormuş. Orada ilk kez çok yakın olarak birbirlerini görmüşler…
(Bazı yerlerde ayrı zamanlarda birbirlerini görüp ayrı zamanlarda aşık oldukları da yazıyor.)
Her ikisi de birbirlerine o anda âşık olmuşlar.
Her ikisi de sadece kendi aşklarını bilmişler.
Karşı tarafın da âşık olduğunu düşünmemişler.
Aslında ne kadar tuhaf bir durum! Evliler. Birbirlerine sevdalılar. Onların biraraya gelmelerini engeleyen çevrelerinde kimse yok. Üstelik herkes onları mutlu, evli bir çift sanırken onlar asla bir araya gelmiyorlar, birbirlerini görmüyorlar.
Birbirlerine dokunmamışken evliliklerinin yedinci yerini tamamlıyorlar…
Esmehan Kaya Sultan; ona şiirler bile yazıyor…
İki sevdalı bir şeyler olsun bir araya gelelim istiyorlar da nasıl olacak!
Kim onları bir araya getirecek?
Sultan, eşinin kendini sevdiğini bilmiyor, ummuyor.
Sadrazam, onu ilk gece kapı dışarı eden hanım sultana olan sevdasının hiçbir zaman karşılık bulacağına inanmıyor…
Birgün bir mucize oluyor.
Mahpeyker Kösem Sultan’ın, bu çiftin, çocuklarının olmadığı dikkatini çekiyor. Melek Ahmet Paşa ile konuşmaya karar veriyor. Onu huzuruna çağırıyor ve sorguluyor. İlk başlarda paşa tam net cevaplar veremesede bir süre sonra Mahpeyker Kösem Sultan’a kim karşı gelebilmiş yâda onun istediğini yapamayıp, gerçekleri söylememişki, Melek Ahmet Paşa söyleyemesin.
Paşa anlatmış, her şeyi anlatmış. Yedi senedir elinin eline değmediğini, bu yüzdende çocuklarının olmadığını, eşinin onu istemediğini, birarada olmadıklarını da anlatmış…
Kösem Sultan o kadar çok hiddetlenmişki.
“Hemen aynı çatı altında yaşayacaksınız” diye gürlemiş.
Bu ne kadar güzel bir emir...
Sanıyorum o güne kadar hiçbir emir bu birbirine deli gibi âşık olup, evli olan ve bir türlü biraraya gelip aşklarını söyleyemeyen çiftin hoşuna gittiği kadar gitmemiştir.
Demiştim ya bunu roman olarak yazmalıydım. Ne güzel şeyler yazılırdı.
Düşünün iki sevdalı, üstelik Allahın huzurunda da evli bu çift ne çok sevinmişlerdir.
Masallarda söylenir ya onlar ermiş muradına…