osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Osmanlı Adalet Düzeni

Osmanlı Adalet Düzeni
Osmanlı Adalet Düzeni
İstanbul'un fethinden sonra Hazreti Fatih bütün mahkümleri serbest
bırakmıştı. Fakat bu mahkumların içinden iki papaz zindandan çıkmak
istemediklerini söyleyerek dışarı çıkmadılar. Papazlar Bizans
imparatorunun halka yaptığı zülüm ve işkence karşısında ona adalet
tavsiye ettikleri için hapse atılmışlardı. Onlar da bir daha hapisten
çıkmamaya yemin etmişlerdi.

Durum Hazreti Fatih'e bildirildi. O, asker göndererek, papazları huzuruna
davet etti. Papazlar hapisten niçin çıkmak istemediklerini Hazreti Fatih'e
de anlattılar. Fatih o dünyaya kahreden iki papaza şöyle hitap etti:

- Sizlere şöyle bir teklifim var: Sizler İslam adaletinin tatbik edildiği
memleketimi geziniz, müslüman hakimlerin ve müslüman halkımın davalarını
dinleyiniz. Bizde de sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz, hemen
gelip bana bildiriniz ve sizler de evvelki kararınız gereğince uzlete
çekilerek hâlâ küsmekte haklı olduğunu isbat ediniz.

Hazreti Fatih'in bu teklifi papazlar için çok cazip gelmişti. Hemen
Padişahtan aldıkları tezkere ile İslam beldelerine seyahate çıktılar. İlk
vardıkları yerlerden biri Bursa idi... Bursa'da şöyle bir hadiseyle
karşılaştılar:

Bir Müslüman bir yahudiden bir at satın almış, fakat hiçbir kusuru yok
diye satılan at hasta imiş. Müslümanın ahırına gelen atın hasta olduğu
daha ilk akşamdan anlaşılmış. Müslüman sabırsızlıkla sabahın olmasını
beklemiş, sabah olunca da erkenden atını alıp kadının yolunu tutmuş.
Fakat olacak ya, o saatte de kadı henüz dairesine gelmemiş olduğundan bir
müddet bekledikten sonra adam kadının gelmeyeceğine hükmederek atını alıp
ahırına götürmüş. Atını alıp götürmüş ama at da o gece ölmüş.

Hadiseyi daha sonra öğrenen kadı, atı alan müslümanı çağırtıp meseleyi şu
şekilde halletmiş:

- Siz ilk geldiğinizde ben makamımda bulunsa idim, sağlam diye satılan atı
sahibine iade eder, paranızı alırdım. Fakat ben zamanında makamımda
bulunamadığımdan hadisenin bu şekilde gelişmesine madem ki ben sebep
oldum, atın ölümünden doğan zararı benim ödemem lazım, deyip atın
parasını müslümana vermiş.

Papazlar islam adaletinin bu derece ince olduğunu görünce parmaklarını
ısırmışlar ve hiç zorlanmadan bir kimsenin kendi cebinden mal tazmin
etmesi karşısında hayret etmişler.

Mahkemeden çıkan papazların yolu İznik'e uğramış. Papazlar orada şöyle bir
mahkeme ile karşılaşmışlar:

Bir müslüman diğer bir müslümandan bir tarla satın alarak ekin zamanı
tarlayı sürmeye başlar. Kara sabanla tarlayı sürmeye çalışan çiftçinin
sabanına biraz sonra ağzına kadar dolu bir küp altın takılmaz mı? Hiç
heyecan bile duymayan Müslüman bu altınları küpüyle tarlayı satın aldığı
öbür müslümana götürüp teslim etmek ister;

- Kardeşim ben senden tarlanın üstünü satın aldım, altını değil. Eğer sen
tarlanın içinde bu kadar altın olduğunu bilseydin herhalde bu fiata bana
satmazdın. Al şu altınlarını, der.

Tarlanın ilk sahibi ise daha başka düşünmektedir. O da şöyle söyler:

- Kardeşim yanlış düşünüyorsun. Ben sana tarlayı olduğu gibi, taşı ile
toprağı ile beraber sattım. İçini de dışını da bu satışla beraber sana
verdiğimden, içinden çıkan altınları almaya hiçbir hakkım yoktur. Bu
altınlar senindir dilediğini yap, der. Tarlayı alanla satan anlaşamayınca
mesele kadıya, yani mahkemeye intikal eder. Her iki taraf iddialarını
kadının huzurunda da tekrarlarlar.

Kadı, her iki şahsada çocukları olup olmadığını sorar. Onlardan birinin
kızı birinin de oğlunun olduğunu öğrenir ve oğlanla kızı nikahlayarak
altını cehiz olarak verir.

Papazlar daha fazla gezmelerinin lüzumsuz olduğunu anlayıp doğru
İstanbul'a Hazreti Fatih'in huzuruna gelirler ve şahit oldukları iki
hadiseyi de aynen nakledip şöyle derler:

- Bizler artık inandık ki, bu kadar adalet ve biribirinin hakkına saygı
ancak İslam dininde vardır. Böyle bir dinin salikleri başka dinden
olanlara bile bir kötülük yapamazlar. Dolayısıyla biz zindana dönme
fikrimizden vazgeçtik, sizin idarenizde hiç kimsenin zulme uğramayacağına
inanmış bulunuyoruz, derler

Geri
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0