2013-05-25 02:07
Tarih Haber / İstanbul surlarına bayrağı ilk kim dikti
İstanbul surlarına bayrağı ilk kim dikti
İstanbul'un fethinin 560. yılını kutlamaya hazırlanırken Fetih ile ilgili bazı bilinmezlikler hala aydınlatılmış değil. Özellikle yakın zamanda tarihçilerin hem fikir olamadığı konu; surlara bayrağı ilk kimin diktiği konusu. Resmi tarih kitaplarında surlara sancağı ilk dikenin Ulubatlı Hasan olduğu geçmektedir. Osmanlı tarihi konusunda Türkiye'de en büyük otoritelerden biri olan Feridun Emecen yaptığı araştırmada surlara ilk çıkan, bayrak diken kişinin Süleyman Bey olduğunu söylemektedir.
Tarihçi Erhan Afyoncu ise surlara ilk bayrak diken kişinin Balaban çavuş olduğunu iddia etmektedir.
İşte o görüşler;
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u 29 Mayıs 1453'te fethetti etmesine, ama ne fetih, ne de Fatih tartışmaları bitmek bilmiyor. Öte yandan Derin Tarih Dergisi'nin dosyasında, Prof. Dr. Feridun M. Emecen'in söylemine göre tarihi veriler, İstanbul surlarına kadar çıkmayı başaran ilk askerin Ulubatlı Hasan olmadığını söylüyor.
BİRÇOK KAYNAK ULUBATLI HASAN DİYOR, AMA..
Uzun yıllar ders kitaplarından akademik nitelikte eserlere kadar pek çok yerde İstanbul kuşatmasında surlara sancağı diken ilk kişinin Ulubatlı Hasan olduğu yazılıyord. Prof. Dr. Feridun M. Emecen ise yakın bir zamanda yayınlanan 'Menkıbe-tarih ilişkisinin çarpıcı bir örneği: İstanbul'un Fethinde surlara ilk çıkanın kimliği meselesi' başlıklı makalesiyle bu konuya yeni bir boyut kazandırdı. Prof. Emecen, Osmanlı kaynakları esas alınacak olursa surlara sancağı ilk diken kişinin Ulubatlı Hasan değil, Karıştıran Süleyman Bey olarak araştırmacıların karşısına çıktığını söyledi. Emecen'in iddiasına göre bir Osmanlı kaynağında adı geçen tek bir asker-subay var: Karıştıran Süleyman.
OĞLU "BABAM DİKTİ" DİYOR
Bu isme ilk defa, oğlu Bihiştî Ahmed Sinan (ö. 1511-12?) tarafından kaleme alınan ve yazma olarak British Museum'da bulunan Tevârih-i Âl-i Osman adlı eserde yer verildiğini belirten Emecen, Bihiştî'nin İstanbul'un fethini anlattığı satırlarında Rumeli beylerinden olan babasının şehre ilk giren askerlerin başında geldiğini şöyle anlattığını kaydediyor: 'Evvelâ hisar-ı âli-mikdâra çıkan merhûm ve mağfûr babam Süleyman Bey idi. Sancağı eline alıp evc-i âsumâna (göklere) çıkarmış, onu gözleyen sâir beyler dahi ikdâm ve ihtimâm eyleyip surlara çıkdılar.' Emecen, bu son derece açık ve net bilginin doğrudan bir Osmanlı kaynağında geçmesinin yanında, doğr***
abilir özellikler taşıması açısından da kayda değer olduğunu belirtiyor.
OSMANLI KAYNAKLARINDA AÇIKÇA YAZILMIŞ
Öte yandan Tâcizâde Cafer Çelebi'nin Mahrûse-i İstanbul Fetihnâmesi'ne göre Sultan II. Mehmed, son hücum öncesi askerine bazı vaatlerde bulunurken, surlardan içeri girecek ilk askere şehrin idaresini vereceğini bildirdiği de ifade ediliyor. Netice olarak da Fetihten sonra Karıştıran Süleyman Bey'in İstanbul'un Subaşısı, bir bakıma Valisi olarak görüldüğü de hatırlatılıyor. Feridun Emecen bu bilginin bazı çağdaş Osmanlı kaynaklarıyla da desteklendiğini söylerken 'Fatih'in tarihçisi' olarak nitelendirebilecek olan Tursun Bey Târih-i Ebu'l-Feth adlı eserinde Karıştıran Süleyman Bey'in fetih sonrasında şehrin ilk idarecisi olduğunu açıkça yazmaktadır' diyor.
GERÇEK ULUBATLI KARIŞTIRAN SÜLEYMAN BEY
Feridun Emecen'in araştırmasının sonunda vardığı hüküm şöyle: 'Bihiştî'nin, babası Süleyman'ı şehre ilk giren kumandan olarak takdim etmesi, dönemin kaynaklarında çeşitli yönlerden de teyid b***
daha inandırıcı bir özellik taşır. Aslında kuşatmaya şahit olmuş ve o döneme yakın eserini kaleme almış tarihçilerin ortak fikri, surlara ilk çıkanların ve bayrak dikerek artık şehrin düştüğünü gösterenlerin bir grup askerden ibaret olduğu yolundadır. Bununla beraber eğer kaynakların tahlili bir değerlendirmesi yapılırsa, o vakit surlara ilk çıkan grubun Süleyman Bey'in komutasındaki askerler olma ihtimali ağır basar.'
AFYONCU: BAYRAĞI İLK DİKEN BALABAN ÇAVUŞ
Erhan Afyoncu'nun Truva'nın İntikamı isimli kitabında (Yeditepe Yayınları, s. 86-90) Ulubatlı Hasan'ın olmadığı, surlara ilk bayrağı dikenin Balaban Çavuş olduğu anlatılıyor.İstanbul surlarına ilk bayrağı dikenin Ulubatlı Hasan olduğu kabul edilir ve onun surlara tırmanışı, bayrağı dikişi tarih kitaplarında bir destan havasında anlatılır. Bu hadisenin kaynağı İstanbul'un fethi sırasında, bizzat orada bulunan Bizanslı tarihçi Francis'tir. Francis bu sahneyi şu şekilde anlatır; "... İşte o sıralarda Hasan adlı bir yeniçeri (memleketi Ulubat olup, koca bir vücuda sahipti), sol eli ile başının üstüne kalkanı tutup, sağ eli ile kılıcını çekti ve bizimkilerin şaşkınlık içinde geri çekildikleri o bölgede surun tepesine doğru atıldı. Onunla aynı cesareti göstermek isteyen otuz kadar diğeri de kendisini takip etti. Bizimkilerden hâlâ surlarda kalanlar ise, üzerlerine kayaları yuvarlıyorlardı ve onlardan on sekizini aşağı yuvarladılar. Ne var ki, Hasan kendisine özgü şiddeti ile surun üstüne çıkmayı ve bizimkileri kaçırmayı başardı. Bu başarı ile birlikte diğerleri de onu takip ederek surlara tırmanma fırsatını buldular. Bizimkiler, sayılarının pek az olması nedeni ile sura tırmananlara mani olamadılar; düşmanın sayısı fazla idi; buna rağmen yukarıya çıkanlara saldırdılar ve onlardan birçoğunu öldürdüler. Bu savaş sırasında bir taş Hasan'a isabet etti ve onu yere yıktı. Kendisini yere yıkılmış görünce, bizimkiler de üstüne her taraftan taş fırlatmaya başladılar. O ise dizleri üstüne kalkmış kendini savunmaya çalışıyordu; ancak almış olduğu pek çok yaradan sağ kolu işlemez oldu ve oklarla kaplandı. Pek çok kişi daha öldü."-
Ancak bu bilgi Francis'in eserinin orijinalinde yoktur. Sahte Francis olarak anılan ve daha sonraki tarihlerde Francis'in eserine geniş ilaveler yapan Melissinos'un yazdığı kitapta yer almaktadır.
ULUBATLI HASAN'IN İSMİ BİLE GEÇMİYOR
Francis, İstanbul'un fethi sırasında hadiseleri canlı olarak yaşamış ve şehir Osmanlılar'ın eline geçince kaçmayı başarmıştı. Daha sonra 1477'de, 1401-1477 yılları arasındaki hadiseleri anlatan bir kitap kaleme aldı. Bu eser 1573-1575 yılları arasında Monemvasia Metropoliti Makarios Melissinos tarafından ilaveler yapılarak yeniden yazıldı. Melissinos, Francis'in eserine yaklaşık dört misli daha ilave yapmıştır. Melissinos'un yazdığı bu kitap "Sahte (Pseud o) Francis" olarak bilinir. Gerçek Francis'in 1966 yılındaki yayınında İstanbul'un fethi ile ilgili kısım 2 sayfa iken, sahte Francis'te ise 80 sayfadır. Melissinos, İstanbul'un fethine çok geniş ilaveler yapmıştır. Bunlardan birisi de İstanbul surlarına ilk çıkanın yeniçeri Ulubatlı (Lupadionlu) Hasan olduğudur. Ulubatlı Hasan'la ilgili yukarda bahsettiğimiz bilgiyi bir tarafa bırakın, ismi dahi Francis'in eserinin orijinalinde yoktur. Melissinos tarafından sonradan ilave edilmiştir. Ancak bu bilginin nereden alındığı hususu şimdilik karanlık bir noktadır. Muhtemelen Melissinos eseri renklendirmek için böyle bir ilave yapmıştır
Melissinos, Francis'i eserini yer yer inanılmayacak derecede tahrif etmiştir. Örneğin Francis oğlunun Fatih'e suikast yaptığı gerekçesiyle öldürüldüğünü anlatırken, Melissinos aynı hadiseyi Francis'in oğlunun Fatih'in cinsel isteklerine cevap vermediği için öldürüldüğü şeklinde zikretmektedir.
Ulubatlı Hasan'la ilgili bu bilgi başka hiçbir yerde yoktur. Gerek Türk kaynaklarında, gerekse İstanbul'un fethinde bulunmuş yabancı tarihçilerin eserlerinde Ulubatlı Hasan'dan bahsedilmez. Melissinos, Francis'in eserine ilave yaparken şimdi elimizde olmayan bazı kaynakları kullanmıştır. Eğer böyle bir kaynaktan bu bilgiyi almamışsa, Ulubatlı Hasan diye bir tarihî şahsiyet hiç mevcut olmamış olabilir. Belki de Melissinos, tarafından tarih kitabını renklendirmek için böyle bir bilgi ilave edilmiştir. Zaten şehirde kuşatma altında bulunan birisinin, o kargaşa esnasında surlara çıkan ilk kişiyi sağlıklı bir biçimde zikretmesi de pek mümkün değildir. Bunlardan dolayı Ulubatlı Hasan diye bir tarihî şahsiyetin olabileceği kanaatinde değiliz.
SÜLEYMAN BEY YA DA BALABAN ÇAVUŞ
Türk ve Batılı yazarların eserlerinde İstanbul'a ilk giren kişi ile ilgili farklı rivayetler vardır. Tarihçi Bihiştî şehre ilk giren kişinin babası Karışdıran Süleyman Bey olduğunu belirtir. Bir Romen kaynağında ise İstanbul surlarına ilk çıkanların korkunç görünüşlü beş Türk olduğu ve dev cüsseli Mustafa Bey'in emrindeki askerlerle içeriye girdiği anlatılmaktadır.
Fatih dönemi kaynaklarında surlara ilk çıkan kişilerden biri olarak zikredilen Arnavut devşirme Balaban Bey, Osmanlı dönemi kutlamalarında öne çıkarılırdı. Nitekim II. Meşrutiyet dönemi İstanbul'un fetih kutlamalarında şehre ilk girenin Balaban Çavuş olarak gösterilmiştir.
Tarihçi Erhan Afyoncu ise surlara ilk bayrak diken kişinin Balaban çavuş olduğunu iddia etmektedir.
İşte o görüşler;
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u 29 Mayıs 1453'te fethetti etmesine, ama ne fetih, ne de Fatih tartışmaları bitmek bilmiyor. Öte yandan Derin Tarih Dergisi'nin dosyasında, Prof. Dr. Feridun M. Emecen'in söylemine göre tarihi veriler, İstanbul surlarına kadar çıkmayı başaran ilk askerin Ulubatlı Hasan olmadığını söylüyor.
BİRÇOK KAYNAK ULUBATLI HASAN DİYOR, AMA..
Uzun yıllar ders kitaplarından akademik nitelikte eserlere kadar pek çok yerde İstanbul kuşatmasında surlara sancağı diken ilk kişinin Ulubatlı Hasan olduğu yazılıyord. Prof. Dr. Feridun M. Emecen ise yakın bir zamanda yayınlanan 'Menkıbe-tarih ilişkisinin çarpıcı bir örneği: İstanbul'un Fethinde surlara ilk çıkanın kimliği meselesi' başlıklı makalesiyle bu konuya yeni bir boyut kazandırdı. Prof. Emecen, Osmanlı kaynakları esas alınacak olursa surlara sancağı ilk diken kişinin Ulubatlı Hasan değil, Karıştıran Süleyman Bey olarak araştırmacıların karşısına çıktığını söyledi. Emecen'in iddiasına göre bir Osmanlı kaynağında adı geçen tek bir asker-subay var: Karıştıran Süleyman.
OĞLU "BABAM DİKTİ" DİYOR
Bu isme ilk defa, oğlu Bihiştî Ahmed Sinan (ö. 1511-12?) tarafından kaleme alınan ve yazma olarak British Museum'da bulunan Tevârih-i Âl-i Osman adlı eserde yer verildiğini belirten Emecen, Bihiştî'nin İstanbul'un fethini anlattığı satırlarında Rumeli beylerinden olan babasının şehre ilk giren askerlerin başında geldiğini şöyle anlattığını kaydediyor: 'Evvelâ hisar-ı âli-mikdâra çıkan merhûm ve mağfûr babam Süleyman Bey idi. Sancağı eline alıp evc-i âsumâna (göklere) çıkarmış, onu gözleyen sâir beyler dahi ikdâm ve ihtimâm eyleyip surlara çıkdılar.' Emecen, bu son derece açık ve net bilginin doğrudan bir Osmanlı kaynağında geçmesinin yanında, doğr***
abilir özellikler taşıması açısından da kayda değer olduğunu belirtiyor.
OSMANLI KAYNAKLARINDA AÇIKÇA YAZILMIŞ
Öte yandan Tâcizâde Cafer Çelebi'nin Mahrûse-i İstanbul Fetihnâmesi'ne göre Sultan II. Mehmed, son hücum öncesi askerine bazı vaatlerde bulunurken, surlardan içeri girecek ilk askere şehrin idaresini vereceğini bildirdiği de ifade ediliyor. Netice olarak da Fetihten sonra Karıştıran Süleyman Bey'in İstanbul'un Subaşısı, bir bakıma Valisi olarak görüldüğü de hatırlatılıyor. Feridun Emecen bu bilginin bazı çağdaş Osmanlı kaynaklarıyla da desteklendiğini söylerken 'Fatih'in tarihçisi' olarak nitelendirebilecek olan Tursun Bey Târih-i Ebu'l-Feth adlı eserinde Karıştıran Süleyman Bey'in fetih sonrasında şehrin ilk idarecisi olduğunu açıkça yazmaktadır' diyor.
GERÇEK ULUBATLI KARIŞTIRAN SÜLEYMAN BEY
Feridun Emecen'in araştırmasının sonunda vardığı hüküm şöyle: 'Bihiştî'nin, babası Süleyman'ı şehre ilk giren kumandan olarak takdim etmesi, dönemin kaynaklarında çeşitli yönlerden de teyid b***
daha inandırıcı bir özellik taşır. Aslında kuşatmaya şahit olmuş ve o döneme yakın eserini kaleme almış tarihçilerin ortak fikri, surlara ilk çıkanların ve bayrak dikerek artık şehrin düştüğünü gösterenlerin bir grup askerden ibaret olduğu yolundadır. Bununla beraber eğer kaynakların tahlili bir değerlendirmesi yapılırsa, o vakit surlara ilk çıkan grubun Süleyman Bey'in komutasındaki askerler olma ihtimali ağır basar.'
AFYONCU: BAYRAĞI İLK DİKEN BALABAN ÇAVUŞ
Erhan Afyoncu'nun Truva'nın İntikamı isimli kitabında (Yeditepe Yayınları, s. 86-90) Ulubatlı Hasan'ın olmadığı, surlara ilk bayrağı dikenin Balaban Çavuş olduğu anlatılıyor.İstanbul surlarına ilk bayrağı dikenin Ulubatlı Hasan olduğu kabul edilir ve onun surlara tırmanışı, bayrağı dikişi tarih kitaplarında bir destan havasında anlatılır. Bu hadisenin kaynağı İstanbul'un fethi sırasında, bizzat orada bulunan Bizanslı tarihçi Francis'tir. Francis bu sahneyi şu şekilde anlatır; "... İşte o sıralarda Hasan adlı bir yeniçeri (memleketi Ulubat olup, koca bir vücuda sahipti), sol eli ile başının üstüne kalkanı tutup, sağ eli ile kılıcını çekti ve bizimkilerin şaşkınlık içinde geri çekildikleri o bölgede surun tepesine doğru atıldı. Onunla aynı cesareti göstermek isteyen otuz kadar diğeri de kendisini takip etti. Bizimkilerden hâlâ surlarda kalanlar ise, üzerlerine kayaları yuvarlıyorlardı ve onlardan on sekizini aşağı yuvarladılar. Ne var ki, Hasan kendisine özgü şiddeti ile surun üstüne çıkmayı ve bizimkileri kaçırmayı başardı. Bu başarı ile birlikte diğerleri de onu takip ederek surlara tırmanma fırsatını buldular. Bizimkiler, sayılarının pek az olması nedeni ile sura tırmananlara mani olamadılar; düşmanın sayısı fazla idi; buna rağmen yukarıya çıkanlara saldırdılar ve onlardan birçoğunu öldürdüler. Bu savaş sırasında bir taş Hasan'a isabet etti ve onu yere yıktı. Kendisini yere yıkılmış görünce, bizimkiler de üstüne her taraftan taş fırlatmaya başladılar. O ise dizleri üstüne kalkmış kendini savunmaya çalışıyordu; ancak almış olduğu pek çok yaradan sağ kolu işlemez oldu ve oklarla kaplandı. Pek çok kişi daha öldü."-
Ancak bu bilgi Francis'in eserinin orijinalinde yoktur. Sahte Francis olarak anılan ve daha sonraki tarihlerde Francis'in eserine geniş ilaveler yapan Melissinos'un yazdığı kitapta yer almaktadır.
ULUBATLI HASAN'IN İSMİ BİLE GEÇMİYOR
Francis, İstanbul'un fethi sırasında hadiseleri canlı olarak yaşamış ve şehir Osmanlılar'ın eline geçince kaçmayı başarmıştı. Daha sonra 1477'de, 1401-1477 yılları arasındaki hadiseleri anlatan bir kitap kaleme aldı. Bu eser 1573-1575 yılları arasında Monemvasia Metropoliti Makarios Melissinos tarafından ilaveler yapılarak yeniden yazıldı. Melissinos, Francis'in eserine yaklaşık dört misli daha ilave yapmıştır. Melissinos'un yazdığı bu kitap "Sahte (Pseud o) Francis" olarak bilinir. Gerçek Francis'in 1966 yılındaki yayınında İstanbul'un fethi ile ilgili kısım 2 sayfa iken, sahte Francis'te ise 80 sayfadır. Melissinos, İstanbul'un fethine çok geniş ilaveler yapmıştır. Bunlardan birisi de İstanbul surlarına ilk çıkanın yeniçeri Ulubatlı (Lupadionlu) Hasan olduğudur. Ulubatlı Hasan'la ilgili yukarda bahsettiğimiz bilgiyi bir tarafa bırakın, ismi dahi Francis'in eserinin orijinalinde yoktur. Melissinos tarafından sonradan ilave edilmiştir. Ancak bu bilginin nereden alındığı hususu şimdilik karanlık bir noktadır. Muhtemelen Melissinos eseri renklendirmek için böyle bir ilave yapmıştır
Melissinos, Francis'i eserini yer yer inanılmayacak derecede tahrif etmiştir. Örneğin Francis oğlunun Fatih'e suikast yaptığı gerekçesiyle öldürüldüğünü anlatırken, Melissinos aynı hadiseyi Francis'in oğlunun Fatih'in cinsel isteklerine cevap vermediği için öldürüldüğü şeklinde zikretmektedir.
Ulubatlı Hasan'la ilgili bu bilgi başka hiçbir yerde yoktur. Gerek Türk kaynaklarında, gerekse İstanbul'un fethinde bulunmuş yabancı tarihçilerin eserlerinde Ulubatlı Hasan'dan bahsedilmez. Melissinos, Francis'in eserine ilave yaparken şimdi elimizde olmayan bazı kaynakları kullanmıştır. Eğer böyle bir kaynaktan bu bilgiyi almamışsa, Ulubatlı Hasan diye bir tarihî şahsiyet hiç mevcut olmamış olabilir. Belki de Melissinos, tarafından tarih kitabını renklendirmek için böyle bir bilgi ilave edilmiştir. Zaten şehirde kuşatma altında bulunan birisinin, o kargaşa esnasında surlara çıkan ilk kişiyi sağlıklı bir biçimde zikretmesi de pek mümkün değildir. Bunlardan dolayı Ulubatlı Hasan diye bir tarihî şahsiyetin olabileceği kanaatinde değiliz.
SÜLEYMAN BEY YA DA BALABAN ÇAVUŞ
Türk ve Batılı yazarların eserlerinde İstanbul'a ilk giren kişi ile ilgili farklı rivayetler vardır. Tarihçi Bihiştî şehre ilk giren kişinin babası Karışdıran Süleyman Bey olduğunu belirtir. Bir Romen kaynağında ise İstanbul surlarına ilk çıkanların korkunç görünüşlü beş Türk olduğu ve dev cüsseli Mustafa Bey'in emrindeki askerlerle içeriye girdiği anlatılmaktadır.
Fatih dönemi kaynaklarında surlara ilk çıkan kişilerden biri olarak zikredilen Arnavut devşirme Balaban Bey, Osmanlı dönemi kutlamalarında öne çıkarılırdı. Nitekim II. Meşrutiyet dönemi İstanbul'un fetih kutlamalarında şehre ilk girenin Balaban Çavuş olarak gösterilmiştir.