osmanlı Teması
RSS
Siteye Giriş Favoriler
  • Büyük Tutkular Yeteneğinide Kendisi Yaratır.(Fatih Sultan Mehmed Han)
  • Davamız Kuru Bir Cihangirlik Davası Değildir Davamız Bilakis İslam Davasıdır(Ertuğrul Gazi)
  • Osmanlılar Kainat Tarihinin Gördüğü En Büyük İmparatorluklardan Birini Kurdular.
  • Osmanlı Başarısının İki Sebebi: Devlet Teşkilatında Mükemmellik Ve Askeri Teknikteki Üstünlük İdi.
  • Osmanlı Başarısının Asıl Sebebi: Adalet Düzenindeki Üstünlük Ve İnsaniliktir.
  • Osmanlı Bu Gün: Dünyanın Geri Kalan Devletleri Toplam Gücü Üzerinde Bir Kudrete Sahiptir.

Sabataistleri Tanıma Klavuzu

Sabataistleri Tanıma Klavuzu
Sabataistleri Tanıma Klavuzu
Tarih kitaplarına sığmayan bu coğrafyanın en kısa özeti şudur;



“Orta Asya’dan göç edip Söğüt kasabasına yerleşen 400 çadırlık Kayı Boyu tarafından kurulan Osmanlı Devleti; İspanya’dan göç edip Selanik ve çevresine yerleşen Sefarad Yahudileri tarafından ele geçirilmiş oldu.”



Kendilerini Müslüman görüntü altında çok iyi saklayan bu Yahudi grubuna “Sabataist” deniyor. Selanik’ten İzmir’e gelen Sahte Mesih Sabatay Sevi (zwi) peygamberliğini açıklar. Bundan rahatsız olan Osmanlı devleti, Sabatay Sevi’yi tutuklatıp ölüm cezasına çarptırır. Ancak saraya sızan bir kısım etkili Yahudi “Müslüman olması durumunda canını kurtarabileceğini ve Müslüman kimlik adı altında gizlenerek daha etkili olacağını söyler”. Bunun üzerine Müslüman olup “Mehmet Aziz Efendi” alır. Sabatay Sevi serbest kalarak sahte Müslüman görüntüsü altında örgütünü kurar. Bu şekilde örgütlenen Encümen-i Daniş ve sonraları Ergenekon olan örgütün kısa hikâyesi bu şekildedir.



31 Mart irtica vakası nedeniyle sözde Sultan Abdulhamid’e yapılacak saldırıyı önlemek için Selanik’ten gelen harekat ordusu, ilginç bir şekilde saldırıyı durduracağına, 31 Mart irtica vakasını yapanlarla beraber hareket edip sarayı basar ve Abdulhamid’i tahttan indirerek sürgüne gönderir. Böylece Osmanlı fiilen bitmiş olur.



İşin daha ilginç tarafı o günlerde Amerika’da yayınlanan The Times gazetesi daha harekat başlamadan “31 Mart irtica vakasının” ittihat terakki cemiyetinin sabataist üyeleri tarafından tertiplendiğini ve amacının sultan Abdulhamid’i tahttan indirmek olduğunu yazar. Times’e göre “Temmuz devrimini yapan ittihat ve terakki gibi gizli ve becerikli bir teşkilat “gerici” ayaklanmayı hazırlamıştır.” (http://www.tarih.gen.tr/tarih-blogu-31-mart-olayini-hazirlayan-olaylar.html )



Sabataist Yahudiler böylece Osmanlının yıkılmasından sonra yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin tüm önemli köşe taşlarını ele geçirmeyi de başardılar.



Sonrasında “küçük olsun bizim olsun” mantığı ile Türkiye’nin gelişmesine engel oldular. Türkiye’yi “50 cent’e muhtaç ettiler. Bir toplu iğne bile yapacak sanayinin kurulmasına engel oldular. Bugün Türkiye’nin dış ticaret açığının aşırı ithalattan meydana geldiği ortadadır. İthal ettiğimiz ürünlerin 28 ana sektöründen 16’sında net ithalatçı konumda olduğumuz biliniyor. Bu 16 sektör şunlardır; kameralar, matbaa makineleri, bilgisayarlar, yazıcı, faks makineleri, fotokopi, diyaliz makineleri, kalp pilleri, ATM makineleri, tomografi, röntgen cihazları vb. Bu ürünlere son 5 yılda 30 milyar dolar para ödemişiz. Cep telefonlarına ise son 5 yılda 17 milyar dolar ödemişiz. Ve bu ürünler düşük teknolojilere dayalıdır. Yapılması çok da zor değildir. Ancak Lüxemburg, Belçika, Norveç, Finlandiya gibi ülkeler bu ürünlerle ekonomilerini ayakta tutarken, yılda binlerce elektronik mühendisi yetiştiren Türkiye’nin bu ürünleri yapamıyor olmasına şaşırmaktan ziyade bir şekilde yapılmasının engellendiği artık ifade edilmelidir.



Sonrasında Türkiye’nin gelişmesini ve büyümesini sağlamaya çalışan Menderes ve Özal gibi devlet adamlarını yok ederek adeta meydan okudular. Ticaret ve sanayide ilerleme potansiyeli gösteren tüm unsurları alaşağı ettiler. Sabataist olmayan bilim, sanat ve düşünce adamlarını öldürdüler. “Büyük birader” Haldun Dormen kontrolündeki Sanat dünyasında da Müslümanları ezdiler. Son dönemde parlayan Şahan Gökbakar, Hadise gibi sabataist olmayan Anadolu kökenli sanatçıları tüm başarılarına rağmen medya yolu ile yerden yere vurarak yok etmeye çalıştılar. Askeriye içinde kendilerine uymayanları ise çeşitli suikastlarla öldürdüler. Son 30 yılda yüzlerce köyün yakıldığı, 17 bin faili meçhul cinayet işlediler.



İçerden desteklendiği ve ordu-mit içine çöreklendikleri bugün net olarak açığa çıkan Ergenekon bağlantılı PKK örgütü yine sabataistlerin eseridir.



Bu güne kadar Ergenekon tarafından “bir avuç çapulcu” denerek küçümsenen PKK’yı, yeni konsepte Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam olması gereken şekilde tarif ediyor;



"Terörü bir avuç çapulcu diyerek küçümsemek yanlış olur. Karşımızda rastgele hareket etmeyip, kendi aklıyla değil birçok yabancı istihbarat servisinin aklıyla hareket eden dünyanın gelmiş geçmiş en büyük suç örgütlerinden biri var. Evet PKK dünyanın gelmiş geçmiş en büyük suç örgütü olarak kabul edilmeden yenilemez. Ve gelmiş geçmiş en büyük suç örgütü ile ancak Yahudilerin Armageddon, müslümanların Melhame-i Kübra dedikleri yoğunlukta bir savaş ile karşılık verilebilir/veriliyor.



Yine çoğu olayın vatan-millet adına yine şuursuz Anadolu insanına yaptırıldığını da unutmayalım. Sabatistler için en önemli olay bir olayın yaptırılması bir puan değerinde ise, o olayı başkasının üzerine yıkmak 10 puan değerindedir. Bu şekilde yıllarca kendilerini gizlemeyi başardılar.



Ergenekon adı altında geniş çaplı örgütlenmelerinin açığa çıkması yılardır bu söylemi dillendirenleri sonunda haklı çıkardı. Bugün, Jitem adı altında kurulan illegal örgütlerin bahçesinde işkence ile öldürülenlerin cesetleri çıkmaya başladı. Bakalım yarın neler neler çıkacak? Öldürülen binlerce aydının yanı sıra katledilen, sürülen Ermeni ve Rumları, Dersim olaylarını, Şeyh Sait ayaklanmasını, Madımak Oteli, Maraş katliamının ve daha binlerce esrarengiz olayın arkasında yine bu Ergenekoncu sabataistler son açıklanan iddianamede şap gibi ortaya çıkmıştır.



Bunların çalışma prensipleri tamamı ile şeytani ve hiçbir kural ve prensip tanımayan geniş bir ahlaksızlık düzenine dayanmaktadır.



En yakın örnek vefat eden Azer Bülbül adlı sanatçıdır. Gerçek adı Sabatay Kesgin’dir. Ancak bunu kimse pek bilmez. İçki, alkol, uyuşturucu ve bohem yaşamı arabesk müzik büyüsünde müslüman gençlere cazip göstermek için uğraşan yüzlerce şarkıcı kimlikli sabataistlerden birisidir. Ergenekoncuların darbe için üniversitelerde öğrenci ayaklanması başlatmaları her zaman kullandıkları bir unsurdur. Bu darbe başlangıcı için sağcı-solcu öğrenciler birbirine vatan-millet-Sakarya adına kırdırılır. Antalya üniversitesinde solcularla sözde silahlı çatışma başlatan Ömer Ulusoy’un, Azer Bülbülün cenazesine ilk gelenlerden olması sabataistlerin çalışma prensiplerini açıklamaya yetmektedir.



Bir başka kaynakta da şöyle bir durum söz konusu; Selanik milletvekillerinden Mustafa Efendi isimli birisi de Yunan parlamentosuna müracaatta bulunarak,

'Biz ne Türk'üz, ne de Müslüman'ız! Biz Avcı Mehmet'in zorlaması ile can kaygusundan Müslüman görünüyoruz. Aslında biz Yahudi'yiz. Bizi Türkiye'ye göndermeyin demiştir.'



Türkiye'de de Karakaşzade Rüştü Efendi isimli biri Atatürk'e ve TBMM'ne bir dilekçe vererek,

''Mübadelede Selanik'ten geleceklerin Yahudi dönmeler olduğunu ve de kalben Müslüman olmadıklarını, gizli gizli inançlarını yaşadıklarını, kendisinin de onların Karakaş kısmından olduğunu, diğer kollarının da Yakubi ve Kapani olduklarını, eğer Türkiye'ye gelirlerse, Türk milletinin can ve kanı pahasına kurtardığı vatanını elinden alacağını, onların iliklerine kadar sömüreceğini belirtmiş ve bunların Türkiye'ye alınmamasını istemiş idi.''



Tayfun Er'in Erguvaniler isimli kitabını da hatırlattığımda herhalde Rüştü Efendi haklı çıktı demekten başka çare de kalmamış oluyor. (http://www.acikistihbarat.com/Yazilar.asp?yazi=509)



Sabataistler 3 kola ayrılıyor; kapaniler, karakaşiler ve Yakubiler. Yakubiler daha pasif görünen kısım, esas vahşi mücadele verenler kapani ve karakaşiler.



Soyadı kanunu çıktıktan sonra birbirlerini daha iyi tanımak için soyadlarına kendi pagan kültürlerine ait eklemeler yaparlar. Bu eklerden en çok kullanılanı “cı” ekidir. “cı” eklemesi İbranicede “jew” (Yahudi) kelimesinin okunuşudur.



Diğer bir ek “eli” ekidir. “Eli” Yahudilerin pagan tanrılarının adıdır. Bu ek ile alınan çok soyadı vardır.



Diğer bir ek “gil” ekidir. Ve jil şeklinde okunur. “Yahudiler” anlamındadır ve tevratta da geçer ve “zade” veya “han” anlamındadır.



Diğer bir ek “Ra” ekidir. Yüzyıllarca gönüllü köle olarak çalıştıkları mısır tanrısı Amon Ra’ya ithafen soyisimlerinin içine “ra” veya “ar” eki gizlerler.



Bu soyadlarını bilmeden kullanan Anadolu insanımızı tenzih ederiz. Ancak bu ve benzeri soyadlarını alarak kendilerini gizleyen ve Türkiye’nin kanını emen başta “faiz lobisi” içinde Türkiye’nin önemli noktalarını ele geçiren sabataistleri deşifre etmeyi bir borç biliriz. Kaldı ki bu çok uzun ve detaylı işlenmesi gereken bir konudur. Aşağıdaki internet adresi meraklılara yardımcı olacaktır.

Geri
Benzer Konular
Henüz yorum yapılmamıştır.

Oylar:
Average members rating (out of 10) : Henüz Oylanmamış   
Votes: 0