2012-01-30 23:58
Tarih Haber / Yunanlılar İstemiş
Yunanlılar İstemiş
Balkan savaşlarının ardından Osmanlı Devletinin bu topraklardan çekilmesi bölgede yaşayan Müslüman Türklerin Anadolu’ya bir şekilde göç etmesini zorunlu kılmıştı. Evlerini yurtlarını bırakarak baskılardan kaçan Türkler bu kaçışı 1912’den 1918’e kadar sürdürdüler. Türklerin Anadolu’ya yönelik bu kaçışlarını paralelinde Anadolu’da yaşayan Rumlarda benzer bir şekilde bu tarihler arasında Yunanistan’a göç ediyorlardı. Hatta bu gayrı resmi göçlerin bir sonucu olarak Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında 1914 yılında mübadele ( nüfusun karşılıklı değiştirilmesi ) konusu gündeme geldi. Ancak bir anlaşma sağlanmadı.
Venizelos: Mübadele ulus devlet için gerekli
Asıl büyük mübadele ise Kurtuluş savaşının ardından yaşandı.Yunanlıların Anadolu’yu işgali ve ardından yaşanan Kurtuluş savaşının başarıyla sonuçlanmasının ardından Lozan görüşmeleri sırasında mübadele konusu gündeme geldi. Aslında Rum azınlığın 4 yıllık işgal sürecindeki faaliyetlere rağmen Türkiye’nin mübadele yönünde fikri yoktu. Konuyu gündeme getirenler İngilizler oldu. Yine bununla beraber ulus devlet haline gelmeye başlamış Yunanistan için kendi topraklarında yaşayan Müslüman-Türk nüfusu göndermek ve buna karşılık olarak Anadolu’daki Rumları kendi ülkesine katmak homojen bir Yunan toplumunun oluşması açısından önemliydi. Yunan Başbakanı mübadele ile ilgili rapor hazırlayan Norveçli Dr. Friedtjof Nansen’e ‘ Bağımsız bir Yunanistan düşledim oldu, şimdi de nüfus değişimi düzenleyeceksiniz” diyordu.
İnönü: Mübadele olumsuz kayıtlardan kurtulmak demek
Mübadele konusunun gündeme getirilmesine Türkiye karşı çıkmadı. Aksine kısa süre içinde nüfus değişiminin Türkiye için de iyi olacağı düşünülmeye başlandı.Nüfus değişimi demek Avrupa devletlerinin yüzyıllardır bir şekilde Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmak için bulduğu bahaneyi ortadan kaldırmak demekti. İsmet İnönü Mecliste Lozan görüşmeleri ile ilgili verdiği izahatta konu ile ilgili şöyle konuşuyordu: Mütecanis,yeknesak bir vatan,bunun için de dışa karşı olumsuz kayıtlardan ve devlet içinde devlet ifade eden iç imtiyazlardan kurtulmuş bir durum; savunma hakkı kesin,kaynakları bol ve hür bir vatan...Bu vatanın adı Türkiye’dir.’
Karşılıklı olarak yerleşen bu anlayışın bir sonucu olarak mübadele konusu gündeme geldi. Lozan konferansı toplanmadan Cemiyeti Akvam Milletler Cemiyeti Norveçli Dr. Friedtjof Nansen’i, konu ile ilgili rapor hazırlaması için görevlendirdi. Nansen, hem Yunanistan’a hem de Türkiye’ye gelerek incelemelerde bulundu. İlgili kişilerle görüşerek bir çözüm yolu bulmaya çalıştı. Nansen bu faaliyetinin ardından hazırladığı raporda İstanbul’da bulunan Rumları mübadele dışında bırakmıştı. Türkiye’nin ise bu plana itirazı vardı. Aksine Batı Trakya’da bulunan Türklerin çoğunluk olduğunu çoğunluğun ise mübadele edilemeyeceği yönünde bir tez öne sürdü. Bu gelişmelerin ardından Nansen raporunda değişikliğe gitmek zorunda kaldı.
Patrikane'de kaldırılsın
Mübadele konusu Lozan görüşmelerinde önemli bir tartışma konusu oldu. İnönü, Venizelos ve Lord Curzon arasındaki görüşmelerden bir sonuç çıkmayınca konu ayrı bir komisyona havale edildi. Buradaki görüşmelerde Türkiye İstanbul’daki Rumların da mübadeleye tabi tutulmasını ve yine Rum Patrikanesinin de kaldırılmasını istedi. Ancak bu öneri Yunan, İngiliz, Amerikan üyeler tarafından kabul edilmedi. Bu görüşmelerin sonunda Türk heyeti İstanbul’daki Rumların İstanbul’da kalmasını kabul etti. Buna karşılık olarak Batı Trakya’daki Türklerin de mübadele dışında tutulmasını kabul ettirdi. Prensip olarak anlaşan iki heyet konunun detayları ile ilgili yani mübadelenin hangi şartlarda ne şekilde hangi tarihler arasında gerçekleştirileceği yine bununla beraber göç eden nüfusun taşınmaz mülklerinin durumu ile ilgili bağımsız bir komisyonun kurulmasına karar verildi.
Mübadeleye zorunluluk esası
Bu komisyonun çalışmalarının ardından 30 Ocak 1923 tarihinde Türk-Rum nüfus mübadelesi sözleşmesi iki heyet tarafından imzalandı. Sözleşmeye göre; Yunan topraklarında bulunan Müslümanlar ile Türkiye’de bulunan Rumlar mübadele edilecekti. İstanbul’da oturan Ortodokslar ve Batı Trakya’da oturan Müslümanlar mübadelenin dışında tutulacaktı. Mübadele gönüllülük esasına bağlı değil zorunluydu. Türk ve Yunan karma komisyonlarının kurulmasının ardından mübadele işlemi başladı. Anadolu’dan yaklaşık 1 milyon 200 bin Ortodoks ve Rum Yunanistan’a göçe tabi tutulurken, Yunanistan’dan Anadolu’ya yaklaşık 500 bin Müslüman göç etmek zorunda kaldı.
Bu zorunlu göç hareketi iki toplum için de sıkıntılı oldu. İki milyona yakın insan yüzyıllardır yaşadıkları topraklarını, evlerini ve hatıralarını geride bırakarak başka şehirlerde yeni bir hayata başlamak zorunda kaldı.
Venizelos: Mübadele ulus devlet için gerekli
Asıl büyük mübadele ise Kurtuluş savaşının ardından yaşandı.Yunanlıların Anadolu’yu işgali ve ardından yaşanan Kurtuluş savaşının başarıyla sonuçlanmasının ardından Lozan görüşmeleri sırasında mübadele konusu gündeme geldi. Aslında Rum azınlığın 4 yıllık işgal sürecindeki faaliyetlere rağmen Türkiye’nin mübadele yönünde fikri yoktu. Konuyu gündeme getirenler İngilizler oldu. Yine bununla beraber ulus devlet haline gelmeye başlamış Yunanistan için kendi topraklarında yaşayan Müslüman-Türk nüfusu göndermek ve buna karşılık olarak Anadolu’daki Rumları kendi ülkesine katmak homojen bir Yunan toplumunun oluşması açısından önemliydi. Yunan Başbakanı mübadele ile ilgili rapor hazırlayan Norveçli Dr. Friedtjof Nansen’e ‘ Bağımsız bir Yunanistan düşledim oldu, şimdi de nüfus değişimi düzenleyeceksiniz” diyordu.
İnönü: Mübadele olumsuz kayıtlardan kurtulmak demek
Mübadele konusunun gündeme getirilmesine Türkiye karşı çıkmadı. Aksine kısa süre içinde nüfus değişiminin Türkiye için de iyi olacağı düşünülmeye başlandı.Nüfus değişimi demek Avrupa devletlerinin yüzyıllardır bir şekilde Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmak için bulduğu bahaneyi ortadan kaldırmak demekti. İsmet İnönü Mecliste Lozan görüşmeleri ile ilgili verdiği izahatta konu ile ilgili şöyle konuşuyordu: Mütecanis,yeknesak bir vatan,bunun için de dışa karşı olumsuz kayıtlardan ve devlet içinde devlet ifade eden iç imtiyazlardan kurtulmuş bir durum; savunma hakkı kesin,kaynakları bol ve hür bir vatan...Bu vatanın adı Türkiye’dir.’
Karşılıklı olarak yerleşen bu anlayışın bir sonucu olarak mübadele konusu gündeme geldi. Lozan konferansı toplanmadan Cemiyeti Akvam Milletler Cemiyeti Norveçli Dr. Friedtjof Nansen’i, konu ile ilgili rapor hazırlaması için görevlendirdi. Nansen, hem Yunanistan’a hem de Türkiye’ye gelerek incelemelerde bulundu. İlgili kişilerle görüşerek bir çözüm yolu bulmaya çalıştı. Nansen bu faaliyetinin ardından hazırladığı raporda İstanbul’da bulunan Rumları mübadele dışında bırakmıştı. Türkiye’nin ise bu plana itirazı vardı. Aksine Batı Trakya’da bulunan Türklerin çoğunluk olduğunu çoğunluğun ise mübadele edilemeyeceği yönünde bir tez öne sürdü. Bu gelişmelerin ardından Nansen raporunda değişikliğe gitmek zorunda kaldı.
Patrikane'de kaldırılsın
Mübadele konusu Lozan görüşmelerinde önemli bir tartışma konusu oldu. İnönü, Venizelos ve Lord Curzon arasındaki görüşmelerden bir sonuç çıkmayınca konu ayrı bir komisyona havale edildi. Buradaki görüşmelerde Türkiye İstanbul’daki Rumların da mübadeleye tabi tutulmasını ve yine Rum Patrikanesinin de kaldırılmasını istedi. Ancak bu öneri Yunan, İngiliz, Amerikan üyeler tarafından kabul edilmedi. Bu görüşmelerin sonunda Türk heyeti İstanbul’daki Rumların İstanbul’da kalmasını kabul etti. Buna karşılık olarak Batı Trakya’daki Türklerin de mübadele dışında tutulmasını kabul ettirdi. Prensip olarak anlaşan iki heyet konunun detayları ile ilgili yani mübadelenin hangi şartlarda ne şekilde hangi tarihler arasında gerçekleştirileceği yine bununla beraber göç eden nüfusun taşınmaz mülklerinin durumu ile ilgili bağımsız bir komisyonun kurulmasına karar verildi.
Mübadeleye zorunluluk esası
Bu komisyonun çalışmalarının ardından 30 Ocak 1923 tarihinde Türk-Rum nüfus mübadelesi sözleşmesi iki heyet tarafından imzalandı. Sözleşmeye göre; Yunan topraklarında bulunan Müslümanlar ile Türkiye’de bulunan Rumlar mübadele edilecekti. İstanbul’da oturan Ortodokslar ve Batı Trakya’da oturan Müslümanlar mübadelenin dışında tutulacaktı. Mübadele gönüllülük esasına bağlı değil zorunluydu. Türk ve Yunan karma komisyonlarının kurulmasının ardından mübadele işlemi başladı. Anadolu’dan yaklaşık 1 milyon 200 bin Ortodoks ve Rum Yunanistan’a göçe tabi tutulurken, Yunanistan’dan Anadolu’ya yaklaşık 500 bin Müslüman göç etmek zorunda kaldı.
Bu zorunlu göç hareketi iki toplum için de sıkıntılı oldu. İki milyona yakın insan yüzyıllardır yaşadıkları topraklarını, evlerini ve hatıralarını geride bırakarak başka şehirlerde yeni bir hayata başlamak zorunda kaldı.