2017-12-21 22:26
Tarih Haber / Sultan 2. Abdülhamid Han Bilinmeyenleri
Sultan 2. Abdülhamid Han Bilinmeyenleri
Gençliğinde etrafına yaşam sevinci saçan, neşeli, güleç bir adam olan Abdülhamid; tıp bilimine, matematiğe, yıldızlara, tefsire, tasavvufa, şiire, yabancı dillere, hayvanlara ve bahçeciliğe meraklıydı.
Çok iyi bir avcı, kılıç ustası ve yüzücüydü. Eski silahlardan olan güzel bir koleksiyonu vardı.
Küçük vapuruyla sık sık Karadeniz’e açılır; zaman zaman Yalova’ya gider, Küçükçekmece Gölü’nde gezer, Beykoz’da lüfer avlardı. Kağıthane’de yürüyüş yapmaktan hoşlanırdı.
Şehzadeliğinde dışa dönük ve canlı bir imaj çizen Abdülhamid, tahta geçtikten kısa süre sonra o kadar değişti ki, çoğu risale ve tarih kaynakları, karakterindeki bu büyük değişimi Çırağan Vakası’na bağlıyor.
Gezmekten, maceradan, hayattan zevk alan Abdülhamid’e ne olmuştu da birden; 33 yıllık padişahlık döneminde bir kez olsun İstanbul dışına çıkmayan bambaşka bir adama dönüşmüştü?
Çırağan Vakası’nın üzerinde bıraktığı etkinin çok ağır olduğu söyleniyor.
Tahta çıktıktan 1 yıl sonra, tam olarak 20 Mayıs 1878'de meydana gelen bu olay, Osmanlı tarihinin en enteresan meselelerinden biri.
Abdülhamid döneminde Çırağan Sarayı’nda annesiyle birlikte hapis tutulan eski padişah V. Murat, hala bazı çevrelerce tahta çıkarılmaya çalışılıyordu.
Onu hapisten kurtarmak isteyen 500 kişilik halk ordusu, 20 Mayıs’ta Çırağan’a baskın düzenledi.
Darbeciler, gece yarısı saraydaki görevlileri etkisiz hale getirerek V. Murat’ın bulunduğu daireye girdiler.
Ne V. Murat’ın ne de annesinin böyle bir şey olacağından haberi vardı. İkisi de şaşırdı. Zaten V. Murat’ın akli dengesi yerinde değildi. Avrupa’dan getirilen doktorlar bile akıl sağlığı konusunda hemfikirdiler.
V. Murat o kadar korktu ki, asilerin kendisine zarar vereceğini sanarak, sarayın hazine dairesine kaçtı, kendini kilitledi.
Bu sırada silah sesleri, Yıldız Saray'ndan duyulmuştu. Abdülhamid, Çırağan Sarayı’na asker gönderip Murad’ın kılına dokunulmamasını emretti.
Olay, Ali Suavi’nin öldürülmesiyle sonuçlandı.
Basit gibi görünen bu küçük darbe teşebbüsü, haklı olarak Abdülhamid’i sıkı emniyet tedbirleri almaya yöneltti. Onu tahttan indirip yerine akıl hastası ağabeyini getirmek isteyenler, Abdülhamid’i şaşırttı. Bu isyandan kısa süre sonra, ikinci bir Çırağan hadisesi daha oldu. 1878 Temmuzu’nda Murad, ikinci defa Çırağan’dan kaçırılmak istendi fakat yine başarılı olunamadı. Bu teşebbüste bulunan grup, bir ara Abdülhamid’i öldürmek için de harekete geçmişti.
Bu olaydan sonra Abdülhamid sürekli tahttan indirilme, sürgün edilme ve öldürülme korkusu içinde yaşadı. Neredeyse her şeyden elini eteğini çekti, yalnızlaştı.
Çok iyi bir avcı, kılıç ustası ve yüzücüydü. Eski silahlardan olan güzel bir koleksiyonu vardı.
Küçük vapuruyla sık sık Karadeniz’e açılır; zaman zaman Yalova’ya gider, Küçükçekmece Gölü’nde gezer, Beykoz’da lüfer avlardı. Kağıthane’de yürüyüş yapmaktan hoşlanırdı.
Şehzadeliğinde dışa dönük ve canlı bir imaj çizen Abdülhamid, tahta geçtikten kısa süre sonra o kadar değişti ki, çoğu risale ve tarih kaynakları, karakterindeki bu büyük değişimi Çırağan Vakası’na bağlıyor.
Gezmekten, maceradan, hayattan zevk alan Abdülhamid’e ne olmuştu da birden; 33 yıllık padişahlık döneminde bir kez olsun İstanbul dışına çıkmayan bambaşka bir adama dönüşmüştü?
Çırağan Vakası’nın üzerinde bıraktığı etkinin çok ağır olduğu söyleniyor.
Tahta çıktıktan 1 yıl sonra, tam olarak 20 Mayıs 1878'de meydana gelen bu olay, Osmanlı tarihinin en enteresan meselelerinden biri.
Abdülhamid döneminde Çırağan Sarayı’nda annesiyle birlikte hapis tutulan eski padişah V. Murat, hala bazı çevrelerce tahta çıkarılmaya çalışılıyordu.
Onu hapisten kurtarmak isteyen 500 kişilik halk ordusu, 20 Mayıs’ta Çırağan’a baskın düzenledi.
Darbeciler, gece yarısı saraydaki görevlileri etkisiz hale getirerek V. Murat’ın bulunduğu daireye girdiler.
Ne V. Murat’ın ne de annesinin böyle bir şey olacağından haberi vardı. İkisi de şaşırdı. Zaten V. Murat’ın akli dengesi yerinde değildi. Avrupa’dan getirilen doktorlar bile akıl sağlığı konusunda hemfikirdiler.
V. Murat o kadar korktu ki, asilerin kendisine zarar vereceğini sanarak, sarayın hazine dairesine kaçtı, kendini kilitledi.
Bu sırada silah sesleri, Yıldız Saray'ndan duyulmuştu. Abdülhamid, Çırağan Sarayı’na asker gönderip Murad’ın kılına dokunulmamasını emretti.
Olay, Ali Suavi’nin öldürülmesiyle sonuçlandı.
Basit gibi görünen bu küçük darbe teşebbüsü, haklı olarak Abdülhamid’i sıkı emniyet tedbirleri almaya yöneltti. Onu tahttan indirip yerine akıl hastası ağabeyini getirmek isteyenler, Abdülhamid’i şaşırttı. Bu isyandan kısa süre sonra, ikinci bir Çırağan hadisesi daha oldu. 1878 Temmuzu’nda Murad, ikinci defa Çırağan’dan kaçırılmak istendi fakat yine başarılı olunamadı. Bu teşebbüste bulunan grup, bir ara Abdülhamid’i öldürmek için de harekete geçmişti.
Bu olaydan sonra Abdülhamid sürekli tahttan indirilme, sürgün edilme ve öldürülme korkusu içinde yaşadı. Neredeyse her şeyden elini eteğini çekti, yalnızlaştı.