2012-01-25 21:56
Osmanlı Ansiklopedisi / Ansiklopedik Bilgi K Bölümü / Katip
Katip
Osmanlı Devleti’nde dîvân-ı hümâyûnda ve devlet teşkilâtının diğer kısımlarında, yazı ve kayıd işlerini görmekle vazifeli me’mûr.
İslâmiyet’ten önce yazı ile uğraşan her millette, kâtiplik mesleği vardı. İslâmiyet’in gelmesinden sonra bilhassa, nazil olan (inen) Kur’ân-ı kerîm âyetlerinin yazılması, müslümanlar arasında kâtiplerin çoğalmasına sebeb oldu. Eshâb-ı kiram (r. anhüm) arasındaki vahy kâtipleri meşhurdur. Vahy kâtipleri aynı zamanda Peygamber efendimizin etrâfdaki hükümdarlara, İslâm’a davet için gönderdikleri mektupları da yazarlardı. Hulefâ-i râşidîn ve Emevîler devrinde kâtipler, vezir mevkiinde idiler. Emevîler devrinde başkâtibe, kâtib-üs-sır (özel kâtip) denirdi. Resmî evrakı yazanlara kâtib-ül-inşâ, ordudaki hesâb ve yazışmaları yapanlara kâtib-ül-ceyş denirdi. Halîfenin husûsî işlerinin tanzimi ile meşgul olan kâtibler de mevcuttu. Kâtiplerin teşkîl ettiği dîvânın geniş yetkileri vardı. Zamanla kâtiplere örnek teşkîl edecek ve onlara yol gösterecek kitaplar yazıldı. İbn-i Kuteybe’nin Edeb-ül-kâtib’i, Kalkaşandî’nin Subh-ul-A’şâ fî kitabet-il-inşâ’sı bu konuda yazılmış meşhur eserler arasında yer aldı.
Daha sonraki İslâm devletlerinde; Abbasîler, Gazneliler ve Selçuklularda da kâtipler, başta dîvânlar olmak üzere, devletin çeşitli kademelerinde çalıştılar.
Altı yüz sene gibi uzun bir müddet hükümrân olan Osmanlı Devletin’de de, her türlü resmî belgenin kusursuz ve dikkatle yazılması, haberleşmenin hakkıyla gerçekleşmesi için bu işte vazife alacak kâtiplerin yetiştiri....
İslâmiyet’ten önce yazı ile uğraşan her millette, kâtiplik mesleği vardı. İslâmiyet’in gelmesinden sonra bilhassa, nazil olan (inen) Kur’ân-ı kerîm âyetlerinin yazılması, müslümanlar arasında kâtiplerin çoğalmasına sebeb oldu. Eshâb-ı kiram (r. anhüm) arasındaki vahy kâtipleri meşhurdur. Vahy kâtipleri aynı zamanda Peygamber efendimizin etrâfdaki hükümdarlara, İslâm’a davet için gönderdikleri mektupları da yazarlardı. Hulefâ-i râşidîn ve Emevîler devrinde kâtipler, vezir mevkiinde idiler. Emevîler devrinde başkâtibe, kâtib-üs-sır (özel kâtip) denirdi. Resmî evrakı yazanlara kâtib-ül-inşâ, ordudaki hesâb ve yazışmaları yapanlara kâtib-ül-ceyş denirdi. Halîfenin husûsî işlerinin tanzimi ile meşgul olan kâtibler de mevcuttu. Kâtiplerin teşkîl ettiği dîvânın geniş yetkileri vardı. Zamanla kâtiplere örnek teşkîl edecek ve onlara yol gösterecek kitaplar yazıldı. İbn-i Kuteybe’nin Edeb-ül-kâtib’i, Kalkaşandî’nin Subh-ul-A’şâ fî kitabet-il-inşâ’sı bu konuda yazılmış meşhur eserler arasında yer aldı.
Daha sonraki İslâm devletlerinde; Abbasîler, Gazneliler ve Selçuklularda da kâtipler, başta dîvânlar olmak üzere, devletin çeşitli kademelerinde çalıştılar.
Altı yüz sene gibi uzun bir müddet hükümrân olan Osmanlı Devletin’de de, her türlü resmî belgenin kusursuz ve dikkatle yazılması, haberleşmenin hakkıyla gerçekleşmesi için bu işte vazife alacak kâtiplerin yetiştiri....
Devamını görmek için lütfen giriş yapınız veya Üye Olunuz.