2012-01-25 21:58
Osmanlı Ansiklopedisi / Ansiklopedik Bilgi K Bölümü / Katip Çelebi
Katip Çelebi
Târih, coğrafya, bibliyoğrafya ve biyoğrafya ile meşgul olmuş meşhur bir âlim.
Asıl adı Mustafa olup, 1608 (H. 1017)’de İstanbul’da doğdu. Babasının adı Abdullah’dır. Babası, Osmanlı devlet ve siyâset adamlarının yetiştirildiği Enderûn mektebinde tahsîl görerek yetişmiş bir askerdir. Mustafa bin Abdullah, ordu kâtipliğinde bulunduğu için ulemâ ve halk arasında Kâtip Çelebi diye tanındı. Hacca gittiği ve başmuhâsebeci ikinci halîfesi olduğu için Hacı Halîfe ismiyle meşhur oldu. Babası dindar bir zât olduğu için beş-altı yaşlarında onu ilme teşvik etti. O da imâm Îsâ Halîfe-i el-Kırımî’den Kur’ân-ı kerîm ve tecvîd dersleri almaya başladı. On dört yaşına kadar çeşitli hocalarından din ilimleri tahsîl etti.
On dört yaşında Anadolu muhasebesi kalemine kâtip oldu. Oradaki halîfelerin birinden hesap kaidelerini ve siyâkat yazısını öğrendi. 1624 yılında babasıyla birlikte Tercan, bir sene sonra da Bağdâd seferine çıktı. Dönüşte Musul’a geldiklerinde babası; bir ay sonra da Nusaybin civarında amcası vefât etti. Bir müddet Diyarbakır’da kaldı. Babasının yakın arkadaşlarından birisi kendisini süvari mukabelesine tâyin etti. 1627-1628’de Erzurum kuşatmasına katıldıktan sonra İstanbul’a geldi ve yaklaşık iki sene, ....
Asıl adı Mustafa olup, 1608 (H. 1017)’de İstanbul’da doğdu. Babasının adı Abdullah’dır. Babası, Osmanlı devlet ve siyâset adamlarının yetiştirildiği Enderûn mektebinde tahsîl görerek yetişmiş bir askerdir. Mustafa bin Abdullah, ordu kâtipliğinde bulunduğu için ulemâ ve halk arasında Kâtip Çelebi diye tanındı. Hacca gittiği ve başmuhâsebeci ikinci halîfesi olduğu için Hacı Halîfe ismiyle meşhur oldu. Babası dindar bir zât olduğu için beş-altı yaşlarında onu ilme teşvik etti. O da imâm Îsâ Halîfe-i el-Kırımî’den Kur’ân-ı kerîm ve tecvîd dersleri almaya başladı. On dört yaşına kadar çeşitli hocalarından din ilimleri tahsîl etti.
On dört yaşında Anadolu muhasebesi kalemine kâtip oldu. Oradaki halîfelerin birinden hesap kaidelerini ve siyâkat yazısını öğrendi. 1624 yılında babasıyla birlikte Tercan, bir sene sonra da Bağdâd seferine çıktı. Dönüşte Musul’a geldiklerinde babası; bir ay sonra da Nusaybin civarında amcası vefât etti. Bir müddet Diyarbakır’da kaldı. Babasının yakın arkadaşlarından birisi kendisini süvari mukabelesine tâyin etti. 1627-1628’de Erzurum kuşatmasına katıldıktan sonra İstanbul’a geldi ve yaklaşık iki sene, ....
Devamını görmek için lütfen giriş yapınız veya Üye Olunuz.