2012-02-04 00:21
Tarih Haber / Türkiye İran Arasında Hayati Güç Testi
Türkiye İran Arasında Hayati Güç Testi
Washington Post'un Editör Yardımcısı Diehl, Türkiye ile İran arasında "hayati bir güç testi"nin yaşandığını iddia etti.
Washington Post'un Editör Yardımcısı Diehl, Türkiye ile İran arasında "hayati bir güç testi"nin yaşandığını, Türkiye'nin, Suriye ve Irak'ta Sünni partileri ile Iraklı Kürt Yönetimini desteklediğini, Türkiye'nin iddialı özgüveninin, Iraklı Sünnileri ve Kürtlerin "mini devletler"e dönüşmeyi düşünmelerine yol açtığını öne sürdü.
Suriye krizi ve bunun bölge için anlamı ve olası etkileri, Amerikan basınının önde gelen kalemlerini meşgul etmeyi sürdürüyor. Washington Post'un Editör Yardımcısı Jackson Diehl, Türkiye ile İran arasında "hayati bir güç testi" yaşandığını, Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta Sünni partileri ile Iraklı Kürt Yönetimini desteklediğini, Türkiye'nin özgüveninin Iraklı Sünnileri ve Kürtlerin "mini devletler"e dönüşmeyi düşünmelerine yol açtığını da öne sürdü. Bu arada, WP'un diğer bir köşe yazarı Charles Krauthammer de, Batı'nın Esad rejimini bitirmesi için eşsiz bir fırsat bulunduğunu savunurken, bunun için Türkiye üzerinden direnişe yardım akıtılmasını önerdi.
Washington'un post tanınmış yazarı Jackson Diehl, Suriye sorununun Ortadoğu tarihinin "en karmaşık güç mücadelelerinden biri"ne dönüştüğünü, Suriye'de yaşanan "dram"ın artık bir mezhep çatışması oluşturduğunu, "Sünniler ile Şiiler, Türkiye ile İran arasında hayati bir güç testini, Filistinliler, Kürtler ve Irak'ın Şii hükümeti için de var olma krizlerini tetiklediği" yorumunu yaptı.
"ERDOĞAN YÜKSELEN BİR GÜCÜN HIRSLI LİDERİ"
Körfez ülkelerin İran'a karşı en iyi müttefikinin ABD değil, "Suriye Özgür ordusunu açıkça destekleyen" Türk hükümetinin olduğunu da öne süren Diehl, şu iddialara yer verdi:
"Erdoğan da, Esad'ın zorbalığının kendisini öfkelendirdiğini savunuyor. Ama Sünni bir İslami ve yükselen bir gücün çok hırslı bir lideri olarak Türkiye'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun eski doğu illerinde başlıca etkin faktörü olarak İran'ın yerini alması için bir stratejik fırsatı algılıyor. Suriye içerisinde Türkiye Sünni Müslüman Kardeşlerini dürtüyor, komşu Irak'ta da Türkiye'nin, Sünni partileri ve Kürdistan özerk bölgesine desteği de giderek daha açıkça görünüyor."
Diehl, Ankara ile Irak Başbakanı Nuri El Maliki arasındaki atışmaya da değindiği yorumunda Türkiye'nin "iddialı özgüveninin" Iraklı Sünniler ve Kürtlerin kendi bölgelerini "mini devletler"e dönüştürüp dönüştürmeme üzerinde düşünmeye ittiğini, böyle bir adımın, Suriye'nin Sünni iktidara yönelmesi halinde daha da gerçekleşebilir gibi göründüğü görüşünü de dile getirdi.
"HAMAS ÜZERİNDEKİ YABANCI HAMİLİLİK TÜRKİYE'YE KAYABİLİR"
Gazze'deki Hamas'ın da kendi Suriye krizini yaşadığına işaret eden Diehl, "Hamas üzerindeki yabancı hamililiğin", Erdoğan'ın yönetiminde Türkiye'ye Mısır'daki Müslüman Kardeşlerine veya Ürdün'e bile kayabileceği değerlendirmesinde bulunduğu yorumunda İsrail'in ise, en büyük düşmanları olan İran, Hamas ve Esad'ın nasıl güçlerinin kaybettiklerini memnuniyet ile izleyebildiğini de yazdı.
"İSRAİL VE TÜRKİYE İÇİN SORUN ESAD ÇABUK GİDEMEYECEĞİDİR"
Jackson Diehl, bunun ardından "İsrail ve Türkiye için olası bölgesel galipler için sorun, Esad çabuk gidemeyeceğidir" dediği yorumunda Esad'ın düşmeyebileceğini belirterek, "O zaman ne olur? Genişleyen ve derinleşen ve sonucu BM Güvenlik Konseyi'nin kontrolünün çok ötesinde olan bir Suriye savaşını görebiliriz" sözlerini de kullandı.
KRAUTHAMMER'İN YORUMU
Washington Post'in diğer tanınmış köşe yazarı Charles Krauthammer de, Suriye sorununu irdelediği yorumunda Berlin Duvarı'nın yıkılmasının, sadece Doğu Avrupa'nın Moskova'dan kurtulması değil aynı zamanda Sovyetler Birliği'nin çöküşünün de habercisi olduğunu belirterek, Esad'ın düşüşünün de İran için o kadar kötü olabileceğini öne sürdü.
Esad'a karşı tutum sadece Sünni Araplar değil, Türkiye'nin de aldığını kaydeden gazete, kararlı biçimde Esad'ın karşısına geçen Türkiye'nin "Osmanlı günleri gibi Sünni Arapların hamisi ve hakimi olarak etkinliğini genişletme fırsatını gördüğü"nü iddia etti. Bölgedeki durumunun Batı'nın Esad'ın işini bitirmek için eşsiz bir fırsat sunduğunu öne süren yazar şöyle devam etti:
"Nasıl? İlk olarak petrol ötesinde tam bir silah ambargosu dahil Suriye'ye tam bir boykot. İkincisi, (hem ayaklanan milislere hem siyasi muhalefete sığınak sağlayan Türkiye üzerinden veya doğrudan gizlici Suriye'nin içine) direnişe yardım akıtılmasıdır. Üçüncüsü de Esad rejiminin ortadan kaldırılması çağrısında bulunan bir Güvenlik Konseyi kararı. Esad'ın son büyük dış müttefiki olan Rusya, ya kararı kabul etmeye ya da vetosu ile Arap devletlerinin öfkesine maruz kalmaya zorlanmalı."
Washington Post'un Editör Yardımcısı Diehl, Türkiye ile İran arasında "hayati bir güç testi"nin yaşandığını, Türkiye'nin, Suriye ve Irak'ta Sünni partileri ile Iraklı Kürt Yönetimini desteklediğini, Türkiye'nin iddialı özgüveninin, Iraklı Sünnileri ve Kürtlerin "mini devletler"e dönüşmeyi düşünmelerine yol açtığını öne sürdü.
Suriye krizi ve bunun bölge için anlamı ve olası etkileri, Amerikan basınının önde gelen kalemlerini meşgul etmeyi sürdürüyor. Washington Post'un Editör Yardımcısı Jackson Diehl, Türkiye ile İran arasında "hayati bir güç testi" yaşandığını, Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta Sünni partileri ile Iraklı Kürt Yönetimini desteklediğini, Türkiye'nin özgüveninin Iraklı Sünnileri ve Kürtlerin "mini devletler"e dönüşmeyi düşünmelerine yol açtığını da öne sürdü. Bu arada, WP'un diğer bir köşe yazarı Charles Krauthammer de, Batı'nın Esad rejimini bitirmesi için eşsiz bir fırsat bulunduğunu savunurken, bunun için Türkiye üzerinden direnişe yardım akıtılmasını önerdi.
Washington'un post tanınmış yazarı Jackson Diehl, Suriye sorununun Ortadoğu tarihinin "en karmaşık güç mücadelelerinden biri"ne dönüştüğünü, Suriye'de yaşanan "dram"ın artık bir mezhep çatışması oluşturduğunu, "Sünniler ile Şiiler, Türkiye ile İran arasında hayati bir güç testini, Filistinliler, Kürtler ve Irak'ın Şii hükümeti için de var olma krizlerini tetiklediği" yorumunu yaptı.
"ERDOĞAN YÜKSELEN BİR GÜCÜN HIRSLI LİDERİ"
Körfez ülkelerin İran'a karşı en iyi müttefikinin ABD değil, "Suriye Özgür ordusunu açıkça destekleyen" Türk hükümetinin olduğunu da öne süren Diehl, şu iddialara yer verdi:
"Erdoğan da, Esad'ın zorbalığının kendisini öfkelendirdiğini savunuyor. Ama Sünni bir İslami ve yükselen bir gücün çok hırslı bir lideri olarak Türkiye'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun eski doğu illerinde başlıca etkin faktörü olarak İran'ın yerini alması için bir stratejik fırsatı algılıyor. Suriye içerisinde Türkiye Sünni Müslüman Kardeşlerini dürtüyor, komşu Irak'ta da Türkiye'nin, Sünni partileri ve Kürdistan özerk bölgesine desteği de giderek daha açıkça görünüyor."
Diehl, Ankara ile Irak Başbakanı Nuri El Maliki arasındaki atışmaya da değindiği yorumunda Türkiye'nin "iddialı özgüveninin" Iraklı Sünniler ve Kürtlerin kendi bölgelerini "mini devletler"e dönüştürüp dönüştürmeme üzerinde düşünmeye ittiğini, böyle bir adımın, Suriye'nin Sünni iktidara yönelmesi halinde daha da gerçekleşebilir gibi göründüğü görüşünü de dile getirdi.
"HAMAS ÜZERİNDEKİ YABANCI HAMİLİLİK TÜRKİYE'YE KAYABİLİR"
Gazze'deki Hamas'ın da kendi Suriye krizini yaşadığına işaret eden Diehl, "Hamas üzerindeki yabancı hamililiğin", Erdoğan'ın yönetiminde Türkiye'ye Mısır'daki Müslüman Kardeşlerine veya Ürdün'e bile kayabileceği değerlendirmesinde bulunduğu yorumunda İsrail'in ise, en büyük düşmanları olan İran, Hamas ve Esad'ın nasıl güçlerinin kaybettiklerini memnuniyet ile izleyebildiğini de yazdı.
"İSRAİL VE TÜRKİYE İÇİN SORUN ESAD ÇABUK GİDEMEYECEĞİDİR"
Jackson Diehl, bunun ardından "İsrail ve Türkiye için olası bölgesel galipler için sorun, Esad çabuk gidemeyeceğidir" dediği yorumunda Esad'ın düşmeyebileceğini belirterek, "O zaman ne olur? Genişleyen ve derinleşen ve sonucu BM Güvenlik Konseyi'nin kontrolünün çok ötesinde olan bir Suriye savaşını görebiliriz" sözlerini de kullandı.
KRAUTHAMMER'İN YORUMU
Washington Post'in diğer tanınmış köşe yazarı Charles Krauthammer de, Suriye sorununu irdelediği yorumunda Berlin Duvarı'nın yıkılmasının, sadece Doğu Avrupa'nın Moskova'dan kurtulması değil aynı zamanda Sovyetler Birliği'nin çöküşünün de habercisi olduğunu belirterek, Esad'ın düşüşünün de İran için o kadar kötü olabileceğini öne sürdü.
Esad'a karşı tutum sadece Sünni Araplar değil, Türkiye'nin de aldığını kaydeden gazete, kararlı biçimde Esad'ın karşısına geçen Türkiye'nin "Osmanlı günleri gibi Sünni Arapların hamisi ve hakimi olarak etkinliğini genişletme fırsatını gördüğü"nü iddia etti. Bölgedeki durumunun Batı'nın Esad'ın işini bitirmek için eşsiz bir fırsat sunduğunu öne süren yazar şöyle devam etti:
"Nasıl? İlk olarak petrol ötesinde tam bir silah ambargosu dahil Suriye'ye tam bir boykot. İkincisi, (hem ayaklanan milislere hem siyasi muhalefete sığınak sağlayan Türkiye üzerinden veya doğrudan gizlici Suriye'nin içine) direnişe yardım akıtılmasıdır. Üçüncüsü de Esad rejiminin ortadan kaldırılması çağrısında bulunan bir Güvenlik Konseyi kararı. Esad'ın son büyük dış müttefiki olan Rusya, ya kararı kabul etmeye ya da vetosu ile Arap devletlerinin öfkesine maruz kalmaya zorlanmalı."