2013-07-01 09:24
Tarih Haber / Asiler meşruiyeti ulema ve fetvadan almaya çalışırlardı
Asiler meşruiyeti ulema ve fetvadan almaya çalışırlardı
Darbelere meşruiyet sağladığı iddia edilen TSK'nın iç hizmet kanunun 35. maddesinin değiştirilmesi tartışılıyor. Osmanlı dönemindeki isyanlarda ise meşruiyet kaynağı asilerin ulemayı yanlarına çekip, fetva almalarıyla sağlanmaya çalışılırdı.
İsyanın meşruiyeti
1446'daki ilk isyandan 1826'da yeniçeri ocağı ortadan kaldırılana kadar yeniçeri ve sipahiler birçok defa isyan ederek, isteklerini dayatıp, yönetimleri değiştirmişlerdir.
İsyanlar için en hayati hususlardan biri meşruiyetlerini sağlamaktı. Meşruiyet sağlamaya çalıştıkları kaynaklarının başında da din yani şer'î hukuk gelmekteydi. İsyan bayrağını kaldıranlar dinî meşruiyetlerini sağlamak için ya yetkili kişilerden fetva almalıydılar ya da din adamlarından bir kısmını kendi taraflarına çekmeliydiler.
İsyan edenler kadar isyanı bastıracaklar için de dinî meşruiyet sağlanmalıydı. İsyanı bastıracaklar için baştaki padişahın izninin, yani fermanın alınmış olması da bir meşruiyet kaynağıydı. İsyanı bastıracak olan askerler fermansız ve fetvasız asiler üzerine yürümek istemezlerdi. Çünkü fermansız veya fetvasız bir isyanı bastırdıklarında, sonraki suçlamalardan kendilerini aklamaları pek kolay olmuyordu.
Özellikle II. Osman ve Sultan İbrahim'in katledilmelerinden sonra, buna izin verenlerin meşruiyetleri sorgulandığında, yeniçeriler ve sipahiler "bu kan davasından" kendilerini temize çıkarmak için olaylarda bir rollerinin olmadığını savunmak zorunda kaldılar.
Ayrıca bu iki padişahı katledenlerin bunu fetvaya veya fermana göre mi yaptıkları uzun süre tartışıldı. Bu da hem asiler hem de isyanı bastıracaklar için, sonra yaşanması muhtemel tepkileri gidermek için, ferman veya fetvaların ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir.
Alınan fetvalarda, mümkünse birden çok ulemanın imzasının bulunması da özellikle aranan bir husustu. Böylece hem ulema sorumluluğu paylaşmış oluyor hem de birden fazla kişinin imzası alınan fetvanın meşruiyetini artırıyordu.
Dinî meşruiyetin önemli kaynaklarından biri de peygamber soyundan gelen seyyid ve şeriflerin, özellikle bunların başı olan nakibüleşrafın asilerin veya isyanı bastıranların yanında yer almalarıydı. Her iki taraf da bu grubun saflarında yer almalarına dikkat etmekteydi.
....
İsyanın meşruiyeti
1446'daki ilk isyandan 1826'da yeniçeri ocağı ortadan kaldırılana kadar yeniçeri ve sipahiler birçok defa isyan ederek, isteklerini dayatıp, yönetimleri değiştirmişlerdir.
İsyanlar için en hayati hususlardan biri meşruiyetlerini sağlamaktı. Meşruiyet sağlamaya çalıştıkları kaynaklarının başında da din yani şer'î hukuk gelmekteydi. İsyan bayrağını kaldıranlar dinî meşruiyetlerini sağlamak için ya yetkili kişilerden fetva almalıydılar ya da din adamlarından bir kısmını kendi taraflarına çekmeliydiler.
İsyan edenler kadar isyanı bastıracaklar için de dinî meşruiyet sağlanmalıydı. İsyanı bastıracaklar için baştaki padişahın izninin, yani fermanın alınmış olması da bir meşruiyet kaynağıydı. İsyanı bastıracak olan askerler fermansız ve fetvasız asiler üzerine yürümek istemezlerdi. Çünkü fermansız veya fetvasız bir isyanı bastırdıklarında, sonraki suçlamalardan kendilerini aklamaları pek kolay olmuyordu.
Özellikle II. Osman ve Sultan İbrahim'in katledilmelerinden sonra, buna izin verenlerin meşruiyetleri sorgulandığında, yeniçeriler ve sipahiler "bu kan davasından" kendilerini temize çıkarmak için olaylarda bir rollerinin olmadığını savunmak zorunda kaldılar.
Ayrıca bu iki padişahı katledenlerin bunu fetvaya veya fermana göre mi yaptıkları uzun süre tartışıldı. Bu da hem asiler hem de isyanı bastıracaklar için, sonra yaşanması muhtemel tepkileri gidermek için, ferman veya fetvaların ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir.
Alınan fetvalarda, mümkünse birden çok ulemanın imzasının bulunması da özellikle aranan bir husustu. Böylece hem ulema sorumluluğu paylaşmış oluyor hem de birden fazla kişinin imzası alınan fetvanın meşruiyetini artırıyordu.
Dinî meşruiyetin önemli kaynaklarından biri de peygamber soyundan gelen seyyid ve şeriflerin, özellikle bunların başı olan nakibüleşrafın asilerin veya isyanı bastıranların yanında yer almalarıydı. Her iki taraf da bu grubun saflarında yer almalarına dikkat etmekteydi.
....
Devamını görmek için lütfen giriş yapınız veya Üye Olunuz.