2015-10-29 14:52
Tarih Haber / 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 1. Dünya Savaşı
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 1. Dünya Savaşı
29 Ekim tarihi bugün Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nezdinde resmi olarak kutlanan Cumhuriyet Bayramı kadar 1914 yılında yaşanan önemli bir hadiseye, 1. Dünya Savaşı başlangıcına da giriş hikayemizin olduğu bir tarihtir.
29 Ekim 1914 yılında Amiral Souchon liderliğindeki Goeben (Yavuz), Breslau (Midilli) ve dokuz Osmanlı İmparatorluğu savaş gemisinden oluşan bir donanma Rus liman ve gemilerini bombalayarak Osmanlı İmparatorluğunun hiç kazanamayacağı 1. Dünya Savaşı'na girmesine neden oldu.
Osmanlı İmparatorluğu, 1699 Karlofça Antlaşması'ndan bu yana süregelen gerileme döneminin, son ağır yenilgisini 1912-1913 yıllarındaki Balkan Savaşları ile almıştı. Bu savaşlarda balkanlar, Osmanlı İmparatorluğu himayesinden ayrılmış küçük devletlerle dahi başa çıkamaz durumda olduğu görülmüştür. Bu sebeple 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı önemi de bir kez daha anlaşılmalıdır. Bu savaşların ve toplumsal yaralar anlaşılmadan ne Cumhuriyet ne de Cumhuriyet Bayramı'nın bu toplum için ne kadar gerekli olduğu tam manasıyla kavranamayacaktır.
Ülkenin 1. Dünya Savaşı hemen başında genel durumu şu şekildeydi:
Ekonomik durumu: Maliye iflas etmiş, yıllık enflasyon yüzde 300 seviyelerine yükselmiş (Temmuz Kasım 1914 süresinde yüzde 50), tamamen dışa bağımlı ve cari harcamaları dahi karşılayamayacak durumdadır.
Siyasi durumu: Balkanları ve Mısır topraklarını kaybetmiş, Ortadoğu üzerindeki kalan toprakları için de endişeli bir Osmanlı İmparatorluğu vardır. Etnik gruplarındaki milliyetçilik ve ayrışma hareketleri nedeniyle, Anadolu bölgesi dahi güvenlik sorunları en üst düzeydeydi. Osmanlı İmparatorluğu, İngiliz ve Fransızlar devletlerinin Ortadoğu konusundaki niyetlerini ve sanılanın aksine petrolün yeni dönemdeki önemini son derece iyi bilmekteydi. Öte yandan yüzyıldan fazla süredir aralıklarla savaştığı Rusların da Boğazlar ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzerindeki hedeflerinin farkındaydı.
Askeri durumu: Balkan Savaşları sonucunda ordunun son derece zayıflamış yapısının ortaya çıkmasına rağmen, İttihat-Terakki Hükümeti iki yıldan kısa bir sürede bu yapıyı reforma sokarak, yeni bir ordu oluşturma başarısı göstermiştir. Hükümet, ordu yapısı içerisindeki alaylı/okullu sistemini değiştirerek, okullu subayları faal birliklere, alaylı subayları da ya emekliye ya da geri görevlere sevk etmiştir. Diğer yandan personel yapısında çok başarılı bir değişim gösteren ordu, aynı başarıyı ekonomik nedenlerden dolayı teknoloji ve silahlar yönünde yakalayamamıştır. Alman ekolünün hakim olduğu Osmanlı İmparatorluğu Ordusu, özellikle lojistik ve sevkiyat konusunda da gerekli düzeyde kabiliyete sahip değildi.
1. Dünya Savaşı Filistin Cephesinde Osmanlı Ordusu'na bağlı helyograf ekibi (Huj, 1917)
1913 yılın yaşanan Bab-ı Ali Baskını ile iktidara gelen İttihat-Terakki Hükümeti, savaşın kaçınılmaz olduğunu fark ettiği andan itibaren, İngiltere ve Fransa ile uzlaşmak amacıyla çalışırken, Almanya ile de ilişkilerini aynı ölçüde sıkı tutmaya çalışmıştır. Hatta bu öylesine yoğun bir çift taraflı mücadele olmuştur ki, her iki tarafla da son dakikaya kadar görüşmeler devam etmiştir.
İngiltere ile yapılan görüşmelerde Osmanlı İmparatorluğu’nun ittifak için temel beklentisi olan savaş sonrası toprak bütünlüğünün garanti altına alınması isteği, İngilizler tarafından ancak savaş sonrası görüşülebileceği şeklinde yanıtlanmıştır.
1. dünya savaşı
1. Dünya Savaşı Sina Cephesi Osmanlı topçuları 10,5 cm FH 98/09 topu ile (Harcia, 1917)
İngiltere ve Fransa ile ittifakı sağlayamayacağı kesin görünen İttihat ve Terakki hükümeti, 2 Ağustos 1914 günü Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması (Osmanlı-Alman Gizli Antlaşması) imzalayarak savaşa İttifak güçleri yanında girmeyi taahhüt etmiş ve silahlı kuvvetlerinin genel sevk ve idaresi için bir Alman askeri heyetini yetkili kılmayı uygun görmüştür.savaşa İttifak güçleri yanında girmeyi taahhüt etmiş ve silahlı kuvvetlerinin genel sevk ve idaresi için bir Alman askeri heyetini yetkili kılmayı uygun görmüştür. Tabii bu süreçte Osmanlı İmparatorluğu Halifelik makamı ve emrindekilerle birlikte İttihat-Terakki hükümeti içinde vatana ihanet eder kişisel politikalar had safhadadır.
Anlaşmadan haberdar olan İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu'nun sipariş ettiği iki zırhlıyı Osmanlı İmparatorluğu'na teslim etmekten vazgeçer. Rauf Orbay ve ekibi Londra kentinden eli boş döner. Kalabalık bir İngiliz donanmasının Çanakkale Boğazı'na kadar kovaladığı Amiral Souchon liderliğindeki Goeben (Yavuz), Breslau (Midilli) ve dokuz Osmanlı İmparatorluğu savaş gemisinden oluşan bir donanma sonradan Rus liman ve gemilerini bombalayacak Osmanlı İmparatorluğunun hiç kazanamayacağı 1. Dünya Savaşı'na girmesine neden oldu.
29 Ekim tarihi bu topraklarda yaşayanlar için tarihin dramatik bir hicvidir
cumhuriyet bayramı kutlamaları
Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (İstanbul Boğazı, 2014)
Tüm ülkelerden 65 milyon 38 bin 810 askerin katıldığı 1. Dünya Savaşı, arkasında resmi rakamlara göre toplam 8 milyon 556 bin 315 ölü, 21 milyon 219 bin 452 yaralı ve 7 milyon 750 bin 945 kayıp veya esir bırakmıştır.
1.Dünya Savaşı ülkeler arasındaki sorunları çözümlememiş olduğu gibi, ağır yaptırımlar içeren antlaşmaların sonucu olarak savaş sonrası gelişen aşırı milliyetçilik, yeni oluşan faşizm ve nasyonal sosyalizm gibi ideolojiler 2. Dünya Savaşı'na zemin hazırlamıştır.
Bu münasebetle 1923 yılından bu yana her yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarımızda, Cumhuriyet erk ve değerlerinin ne kadar önemli olduğu yine 29 Ekim 1914 yılında yaşanan 1. Dünya Savaşı gerçeğini de oldukça hatırlamamız gereken bir hadise olması tarihin bu ülke insanları üzerine ders almaktan vazgeçmeyeceği dramatik bir hicvidir.
Her ne kadar günümüzde de Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı hemen öncesinde olduğu gibi benzer bir sevk ve idaresine mahkum edilse de, vakitlice çok büyük acılar yaşayarak Cumhuriyeti kurmuş ve her yıl Cumhuriyet Bayramı’na sahip çıkan bir halk olarak Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim tarihlerini hem iyi hem de kötü yönden hiçbir vakit unutmayacaktır.
29 Ekim 1914 yılında Amiral Souchon liderliğindeki Goeben (Yavuz), Breslau (Midilli) ve dokuz Osmanlı İmparatorluğu savaş gemisinden oluşan bir donanma Rus liman ve gemilerini bombalayarak Osmanlı İmparatorluğunun hiç kazanamayacağı 1. Dünya Savaşı'na girmesine neden oldu.
Osmanlı İmparatorluğu, 1699 Karlofça Antlaşması'ndan bu yana süregelen gerileme döneminin, son ağır yenilgisini 1912-1913 yıllarındaki Balkan Savaşları ile almıştı. Bu savaşlarda balkanlar, Osmanlı İmparatorluğu himayesinden ayrılmış küçük devletlerle dahi başa çıkamaz durumda olduğu görülmüştür. Bu sebeple 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı önemi de bir kez daha anlaşılmalıdır. Bu savaşların ve toplumsal yaralar anlaşılmadan ne Cumhuriyet ne de Cumhuriyet Bayramı'nın bu toplum için ne kadar gerekli olduğu tam manasıyla kavranamayacaktır.
Ülkenin 1. Dünya Savaşı hemen başında genel durumu şu şekildeydi:
Ekonomik durumu: Maliye iflas etmiş, yıllık enflasyon yüzde 300 seviyelerine yükselmiş (Temmuz Kasım 1914 süresinde yüzde 50), tamamen dışa bağımlı ve cari harcamaları dahi karşılayamayacak durumdadır.
Siyasi durumu: Balkanları ve Mısır topraklarını kaybetmiş, Ortadoğu üzerindeki kalan toprakları için de endişeli bir Osmanlı İmparatorluğu vardır. Etnik gruplarındaki milliyetçilik ve ayrışma hareketleri nedeniyle, Anadolu bölgesi dahi güvenlik sorunları en üst düzeydeydi. Osmanlı İmparatorluğu, İngiliz ve Fransızlar devletlerinin Ortadoğu konusundaki niyetlerini ve sanılanın aksine petrolün yeni dönemdeki önemini son derece iyi bilmekteydi. Öte yandan yüzyıldan fazla süredir aralıklarla savaştığı Rusların da Boğazlar ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzerindeki hedeflerinin farkındaydı.
Askeri durumu: Balkan Savaşları sonucunda ordunun son derece zayıflamış yapısının ortaya çıkmasına rağmen, İttihat-Terakki Hükümeti iki yıldan kısa bir sürede bu yapıyı reforma sokarak, yeni bir ordu oluşturma başarısı göstermiştir. Hükümet, ordu yapısı içerisindeki alaylı/okullu sistemini değiştirerek, okullu subayları faal birliklere, alaylı subayları da ya emekliye ya da geri görevlere sevk etmiştir. Diğer yandan personel yapısında çok başarılı bir değişim gösteren ordu, aynı başarıyı ekonomik nedenlerden dolayı teknoloji ve silahlar yönünde yakalayamamıştır. Alman ekolünün hakim olduğu Osmanlı İmparatorluğu Ordusu, özellikle lojistik ve sevkiyat konusunda da gerekli düzeyde kabiliyete sahip değildi.
1. Dünya Savaşı Filistin Cephesinde Osmanlı Ordusu'na bağlı helyograf ekibi (Huj, 1917)
1913 yılın yaşanan Bab-ı Ali Baskını ile iktidara gelen İttihat-Terakki Hükümeti, savaşın kaçınılmaz olduğunu fark ettiği andan itibaren, İngiltere ve Fransa ile uzlaşmak amacıyla çalışırken, Almanya ile de ilişkilerini aynı ölçüde sıkı tutmaya çalışmıştır. Hatta bu öylesine yoğun bir çift taraflı mücadele olmuştur ki, her iki tarafla da son dakikaya kadar görüşmeler devam etmiştir.
İngiltere ile yapılan görüşmelerde Osmanlı İmparatorluğu’nun ittifak için temel beklentisi olan savaş sonrası toprak bütünlüğünün garanti altına alınması isteği, İngilizler tarafından ancak savaş sonrası görüşülebileceği şeklinde yanıtlanmıştır.
1. dünya savaşı
1. Dünya Savaşı Sina Cephesi Osmanlı topçuları 10,5 cm FH 98/09 topu ile (Harcia, 1917)
İngiltere ve Fransa ile ittifakı sağlayamayacağı kesin görünen İttihat ve Terakki hükümeti, 2 Ağustos 1914 günü Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması (Osmanlı-Alman Gizli Antlaşması) imzalayarak savaşa İttifak güçleri yanında girmeyi taahhüt etmiş ve silahlı kuvvetlerinin genel sevk ve idaresi için bir Alman askeri heyetini yetkili kılmayı uygun görmüştür.savaşa İttifak güçleri yanında girmeyi taahhüt etmiş ve silahlı kuvvetlerinin genel sevk ve idaresi için bir Alman askeri heyetini yetkili kılmayı uygun görmüştür. Tabii bu süreçte Osmanlı İmparatorluğu Halifelik makamı ve emrindekilerle birlikte İttihat-Terakki hükümeti içinde vatana ihanet eder kişisel politikalar had safhadadır.
Anlaşmadan haberdar olan İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu'nun sipariş ettiği iki zırhlıyı Osmanlı İmparatorluğu'na teslim etmekten vazgeçer. Rauf Orbay ve ekibi Londra kentinden eli boş döner. Kalabalık bir İngiliz donanmasının Çanakkale Boğazı'na kadar kovaladığı Amiral Souchon liderliğindeki Goeben (Yavuz), Breslau (Midilli) ve dokuz Osmanlı İmparatorluğu savaş gemisinden oluşan bir donanma sonradan Rus liman ve gemilerini bombalayacak Osmanlı İmparatorluğunun hiç kazanamayacağı 1. Dünya Savaşı'na girmesine neden oldu.
29 Ekim tarihi bu topraklarda yaşayanlar için tarihin dramatik bir hicvidir
cumhuriyet bayramı kutlamaları
Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları (İstanbul Boğazı, 2014)
Tüm ülkelerden 65 milyon 38 bin 810 askerin katıldığı 1. Dünya Savaşı, arkasında resmi rakamlara göre toplam 8 milyon 556 bin 315 ölü, 21 milyon 219 bin 452 yaralı ve 7 milyon 750 bin 945 kayıp veya esir bırakmıştır.
1.Dünya Savaşı ülkeler arasındaki sorunları çözümlememiş olduğu gibi, ağır yaptırımlar içeren antlaşmaların sonucu olarak savaş sonrası gelişen aşırı milliyetçilik, yeni oluşan faşizm ve nasyonal sosyalizm gibi ideolojiler 2. Dünya Savaşı'na zemin hazırlamıştır.
Bu münasebetle 1923 yılından bu yana her yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarımızda, Cumhuriyet erk ve değerlerinin ne kadar önemli olduğu yine 29 Ekim 1914 yılında yaşanan 1. Dünya Savaşı gerçeğini de oldukça hatırlamamız gereken bir hadise olması tarihin bu ülke insanları üzerine ders almaktan vazgeçmeyeceği dramatik bir hicvidir.
Her ne kadar günümüzde de Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı hemen öncesinde olduğu gibi benzer bir sevk ve idaresine mahkum edilse de, vakitlice çok büyük acılar yaşayarak Cumhuriyeti kurmuş ve her yıl Cumhuriyet Bayramı’na sahip çıkan bir halk olarak Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim tarihlerini hem iyi hem de kötü yönden hiçbir vakit unutmayacaktır.