2011-06-10 02:16
Sultanlar / Padişahların Biyografileri / Çelebi Mehmed Biyografisi
Çelebi Mehmed Biyografisi
Babası: Sultan I. Murad Han
Annesi: Gülçiçek Hatun
Doğum Tarihi: 1360
Vefat Tarihi: 1403
Saltanat Müd.: 1389-1402
Türbesi: Bursa'dadtr.
Sultan Yıldırım Bayezid Tahta Çıkışı
26 Yaşında Aksancak altında H. 791/M. 1389 senesinde babasını ve kardeşini kaybetmiş bir insanın elîm duyguları içinde tahta çıkan Yıldırım Bayezid, çok cesurdu. Cesur oi-duğu kadar da kuvvetliydi. Kuvvetli olduğu kadar ve Yıldırım lakabına hak kazanacak surette de sür'atle hareket ederdi. Elâ gözlü, Kumral sakallı, beyaz ve yuvarlak yüzlü, heybetli ve öfkeli, merhametli ve adaletli bir padişahtı.
Yakub Beyin Şehadeti
Hüdavendigâr Gazi'nin zaman-ı tasarruflarında, Yıldırım Beyazıd Bey'i tahta hazırladığı görülüyordu. Ayrıca beka alemine intikal eylemek üzere olduğu sıralarda, Yıldırım Beyazıd'a verdiği nasihatler, tahta geçecek bir oğula verilecek nasihatler cümlesinden olduğundan, tahtın sahibini kesin ola-rak belli etmiş oluyordu.
Devletin ileri gelenleri, Savcı bey vakasını da bu arada ha-tırlayıverdiler. «Bir idam, bir isyandan hayırlıdır» mealinde bir hükümle Yakub Bey'in idamına karar verdiler. Ve sabah olmadan çadırında hükmü tebellüğ eden Yakub bey, kadere rıza göstererek kalbi mutmain makamında Şeriat-i Ahmeddiy-ye'nin icabatını yerine getirdi. Sabah olunca Osmanlı Devletinin başında hükümdar olarak Sultan Yıldırım Beyazid Han vardı. Bu infazın çabukluğunu Yıldırım Bayezid Han'sn «Yıldırım» lakabına izafe eden yabancı tarihçiler, Yıldırım lakabının
bu olayla ilgisi olmadığını aslında gayet iyi bilirler amma, İslâm'a olan düşmanlıkları, onları böyle iftiraları yapmaya sevk etmiştir.
Anadolu Beyliklerinin İlhakı
Avrupa'ya koparılamaz bir kement atan Osmanlı Müca-hidleri, buralarda yerleşebilmeleri için durmadan savaşmak zorundaydılar. Burada yapılacak savaşlar, ne Anadolu Beyle-riyle yapılan savaşlara, ne de Bizans'a göz dağı vermeye benzerdi. Avrupa ile yapılacak savaşlar çok büyük olabileceği gibi, aynı zamanda lojistik destek bakımından da güçlük gösterir idi. Bunu temin etmek İçinse Rumeli yakasında 10 sene sürecek bir tahkimat ve hazırlık gerekirdi. Halbuki Anadolu'da bulunan Karamanoğlu ve İsfendiyaroğlu'nun mevcudiyeti, Yıldırım'ın değil 10 sene Anadolu'yu gözden uzak tutması 1 sene bile gözden uzak tutmasına imkan vermiyordu.
Yıldırım Bayezid Han bunu gözönüne alarak, şimdilik Rumeli'yi rahat bırakmayı, Rumeli ile yapacağı cihada mani olan engeleri ortadan kaldırmayı plânladı. Tabii ki bu engeller, Karamanoğlu ile İsfendiyaroğlu idiler.
Öte yandan Rumeli'yi iyice başıboş bırakmamak için kumandanlarından Firuz Bey'i Tuna boylarına göndererek, oraları didiklemesini, ayrıca Vidin Kalesini fethederek o bölgelerdeki politikaları dikkatle takip etmesini Firuz Bey'e tenbih etmeyi unutmamıştı. *
Kendisi, askerin büyük bir bölümüyle Anadolu'ya geçmişti. Anadolu'da müstakil beylikler halinde Aydın, Saruhan, Menteşe, Germiyan, Karaman ve tsfendiyar Beylikleri hüküm sürmekteydiler.
Ne var ki o sırada vefat eden Saruhan Bey'inin eyaletini, Karesi eyaletine ilhak eden Yıldırım Bayezid, Aydın Beyliğini de ortadan kaldırmıştı. Germiyan Beyliği, bu olanlardan ürkerek, derhal Yıldırım'ın huzuruna gelerek arz-ı sadakat etmişse de, sadakatini gösterme fırsatı olarak kendisine Rumeli'ne geçmesi emredilmiştir. Bu durumu dikkatle takip eden Menteşe Beyi, çoluk çocuğunu taşınabilir malının büyük kısmını yanına alıp, beyliğini, topraklarını Yıldırım Baye-zid'e terk etmiştir. Artık sıra Karamanoğlu'na gelmişti. Belki diğer beylikleri ortadan kaldırmaya sebeb yoktu diyen tarihler vardır. Şunu belirtmeliyiz ki, küffara yapılacak seferde mutlak surette geri hatların emniyeti temin olunmalıdır. Müstakil olan bu beylikler, aşiret asabiyetiyle Osmanlıyı rahat bırakmazlardı. Avrupa'da savaşacak mücahidler ordusunun arkasında böyle bir kambur bırakılamazdı. Nitekim bırakılmamıştır da... Diğer beylikler için sebeb yoktu diyen birçok tarihler, Karamanoğlu'na gelince, zaten onun hiçbir zaman rahat durmadığını, hatta Kosova Meydan savaşında kafirlerle irtibatlı olduğunu ve münasebetlerinin bulunduğunu söylerler. Aslında buna da fazla itibar etmemek gerekir. Çünkü kesindir ki, Hüdavendigâr lakabının tecelisi olarak, Anadolu •müslümanları Kosova savaşına alaka göstermişler, hiçbir ihtilafı konu etmeden, davayı bir hilal-salip kavgası olarak kabul edip, Hüdavendigâr'ın daveti şerefine seve seve koşmuşlar, bu mücahidler ordusunun dört başı mamur bir zaferle taçlanmasına bileklerinin gücü, kalplerinin zikriyle katılmışlardır. Biz Karamanoğlu'nun küffar ile anlaştığı yolundaki söylentileri kabul etmiyoruz. Belki Karamanoğlu içinden birkaç siyasetçi «mağlub olursak..» korkusuyla böyle bir muhaberata ginnişlerse, bu bütün karamanoğlu askerine teşmil edilemez. Karamanoğlu ve diğer beyliklerin ortadan kaldırılmasının lüzumu tek maddede belidir ve bizim görüşümüze daha uygun gelmektedir. Haçlı Dünyasıyla çarpışacak İslam Mücahidleri, arkalarında post kavgası, toprak kavgası çıkarabilecek hiçbir ihtimal bırakmama tutumunu takip etmişler, elhak doğrusunu yapmışlardır. Daha sonraki tarih safahatı göstermiştir ki, batı üzerine gidilecek seferler, daima şarktan gelen belalar yüzünden aksamıştır. Timur belâsı gibi...
Karaman üzerine gidilip Konya fetholunmuş ve Çehar şen-be Nehri hudut sayılıp ikiye bölünerek bir kısmı Osmanlı Devletine ilhak olunmuştur. H. 792/M. 139O'ı gösteriyordu tarih...
Şimdi sıra Kastamonu, Sinop ve Samsun'da hükmünü sürdüren İsfendiyaroğuları Beyliğindeydi.
Fakat Yıldırım, Ulah askerinin Tuna Nehrini geçerek Rumeli'nin bazı yerlerini tazyik ve tahrib etmeye başladığını haber alınca, derhal Rumeli'ye geçti. Bu geçiş, İsfendiyaroğ-lu'nun ve Kostantiniyye üzerine yapılacak seferleri şimdilik iptal demekti.
Vİdin'i....
Annesi: Gülçiçek Hatun
Doğum Tarihi: 1360
Vefat Tarihi: 1403
Saltanat Müd.: 1389-1402
Türbesi: Bursa'dadtr.
Sultan Yıldırım Bayezid Tahta Çıkışı
26 Yaşında Aksancak altında H. 791/M. 1389 senesinde babasını ve kardeşini kaybetmiş bir insanın elîm duyguları içinde tahta çıkan Yıldırım Bayezid, çok cesurdu. Cesur oi-duğu kadar da kuvvetliydi. Kuvvetli olduğu kadar ve Yıldırım lakabına hak kazanacak surette de sür'atle hareket ederdi. Elâ gözlü, Kumral sakallı, beyaz ve yuvarlak yüzlü, heybetli ve öfkeli, merhametli ve adaletli bir padişahtı.
Yakub Beyin Şehadeti
Hüdavendigâr Gazi'nin zaman-ı tasarruflarında, Yıldırım Beyazıd Bey'i tahta hazırladığı görülüyordu. Ayrıca beka alemine intikal eylemek üzere olduğu sıralarda, Yıldırım Beyazıd'a verdiği nasihatler, tahta geçecek bir oğula verilecek nasihatler cümlesinden olduğundan, tahtın sahibini kesin ola-rak belli etmiş oluyordu.
Devletin ileri gelenleri, Savcı bey vakasını da bu arada ha-tırlayıverdiler. «Bir idam, bir isyandan hayırlıdır» mealinde bir hükümle Yakub Bey'in idamına karar verdiler. Ve sabah olmadan çadırında hükmü tebellüğ eden Yakub bey, kadere rıza göstererek kalbi mutmain makamında Şeriat-i Ahmeddiy-ye'nin icabatını yerine getirdi. Sabah olunca Osmanlı Devletinin başında hükümdar olarak Sultan Yıldırım Beyazid Han vardı. Bu infazın çabukluğunu Yıldırım Bayezid Han'sn «Yıldırım» lakabına izafe eden yabancı tarihçiler, Yıldırım lakabının
bu olayla ilgisi olmadığını aslında gayet iyi bilirler amma, İslâm'a olan düşmanlıkları, onları böyle iftiraları yapmaya sevk etmiştir.
Anadolu Beyliklerinin İlhakı
Avrupa'ya koparılamaz bir kement atan Osmanlı Müca-hidleri, buralarda yerleşebilmeleri için durmadan savaşmak zorundaydılar. Burada yapılacak savaşlar, ne Anadolu Beyle-riyle yapılan savaşlara, ne de Bizans'a göz dağı vermeye benzerdi. Avrupa ile yapılacak savaşlar çok büyük olabileceği gibi, aynı zamanda lojistik destek bakımından da güçlük gösterir idi. Bunu temin etmek İçinse Rumeli yakasında 10 sene sürecek bir tahkimat ve hazırlık gerekirdi. Halbuki Anadolu'da bulunan Karamanoğlu ve İsfendiyaroğlu'nun mevcudiyeti, Yıldırım'ın değil 10 sene Anadolu'yu gözden uzak tutması 1 sene bile gözden uzak tutmasına imkan vermiyordu.
Yıldırım Bayezid Han bunu gözönüne alarak, şimdilik Rumeli'yi rahat bırakmayı, Rumeli ile yapacağı cihada mani olan engeleri ortadan kaldırmayı plânladı. Tabii ki bu engeller, Karamanoğlu ile İsfendiyaroğlu idiler.
Öte yandan Rumeli'yi iyice başıboş bırakmamak için kumandanlarından Firuz Bey'i Tuna boylarına göndererek, oraları didiklemesini, ayrıca Vidin Kalesini fethederek o bölgelerdeki politikaları dikkatle takip etmesini Firuz Bey'e tenbih etmeyi unutmamıştı. *
Kendisi, askerin büyük bir bölümüyle Anadolu'ya geçmişti. Anadolu'da müstakil beylikler halinde Aydın, Saruhan, Menteşe, Germiyan, Karaman ve tsfendiyar Beylikleri hüküm sürmekteydiler.
Ne var ki o sırada vefat eden Saruhan Bey'inin eyaletini, Karesi eyaletine ilhak eden Yıldırım Bayezid, Aydın Beyliğini de ortadan kaldırmıştı. Germiyan Beyliği, bu olanlardan ürkerek, derhal Yıldırım'ın huzuruna gelerek arz-ı sadakat etmişse de, sadakatini gösterme fırsatı olarak kendisine Rumeli'ne geçmesi emredilmiştir. Bu durumu dikkatle takip eden Menteşe Beyi, çoluk çocuğunu taşınabilir malının büyük kısmını yanına alıp, beyliğini, topraklarını Yıldırım Baye-zid'e terk etmiştir. Artık sıra Karamanoğlu'na gelmişti. Belki diğer beylikleri ortadan kaldırmaya sebeb yoktu diyen tarihler vardır. Şunu belirtmeliyiz ki, küffara yapılacak seferde mutlak surette geri hatların emniyeti temin olunmalıdır. Müstakil olan bu beylikler, aşiret asabiyetiyle Osmanlıyı rahat bırakmazlardı. Avrupa'da savaşacak mücahidler ordusunun arkasında böyle bir kambur bırakılamazdı. Nitekim bırakılmamıştır da... Diğer beylikler için sebeb yoktu diyen birçok tarihler, Karamanoğlu'na gelince, zaten onun hiçbir zaman rahat durmadığını, hatta Kosova Meydan savaşında kafirlerle irtibatlı olduğunu ve münasebetlerinin bulunduğunu söylerler. Aslında buna da fazla itibar etmemek gerekir. Çünkü kesindir ki, Hüdavendigâr lakabının tecelisi olarak, Anadolu •müslümanları Kosova savaşına alaka göstermişler, hiçbir ihtilafı konu etmeden, davayı bir hilal-salip kavgası olarak kabul edip, Hüdavendigâr'ın daveti şerefine seve seve koşmuşlar, bu mücahidler ordusunun dört başı mamur bir zaferle taçlanmasına bileklerinin gücü, kalplerinin zikriyle katılmışlardır. Biz Karamanoğlu'nun küffar ile anlaştığı yolundaki söylentileri kabul etmiyoruz. Belki Karamanoğlu içinden birkaç siyasetçi «mağlub olursak..» korkusuyla böyle bir muhaberata ginnişlerse, bu bütün karamanoğlu askerine teşmil edilemez. Karamanoğlu ve diğer beyliklerin ortadan kaldırılmasının lüzumu tek maddede belidir ve bizim görüşümüze daha uygun gelmektedir. Haçlı Dünyasıyla çarpışacak İslam Mücahidleri, arkalarında post kavgası, toprak kavgası çıkarabilecek hiçbir ihtimal bırakmama tutumunu takip etmişler, elhak doğrusunu yapmışlardır. Daha sonraki tarih safahatı göstermiştir ki, batı üzerine gidilecek seferler, daima şarktan gelen belalar yüzünden aksamıştır. Timur belâsı gibi...
Karaman üzerine gidilip Konya fetholunmuş ve Çehar şen-be Nehri hudut sayılıp ikiye bölünerek bir kısmı Osmanlı Devletine ilhak olunmuştur. H. 792/M. 139O'ı gösteriyordu tarih...
Şimdi sıra Kastamonu, Sinop ve Samsun'da hükmünü sürdüren İsfendiyaroğuları Beyliğindeydi.
Fakat Yıldırım, Ulah askerinin Tuna Nehrini geçerek Rumeli'nin bazı yerlerini tazyik ve tahrib etmeye başladığını haber alınca, derhal Rumeli'ye geçti. Bu geçiş, İsfendiyaroğ-lu'nun ve Kostantiniyye üzerine yapılacak seferleri şimdilik iptal demekti.
Vİdin'i....
Devamını görmek için lütfen giriş yapınız veya Üye Olunuz.
Gereği düzenlemeler yapılmaktadır sayfayı takip ediniz...
PADİŞAHLARIMIZIN BİYOGRAFİLERİNİ BAŞTAN SONA OKUYORUM BURDA ÇELEBİ MEHMET HAN'IN DEĞİL YILDIRIM BEYAZIT HAN'IN OTOBİYOGRAFİSİ BULUNMAKTA. EMEĞİ GEÇEN HERKESTEN ALLAH RAZI OLSUN